Alzheimer Hastalığı Nedir?

Alzheimer hastalığı, beyinde beta-amiloid plakları ve tau protein yumakları adı verilen anormal yapıların birikmesi sonucu nöronların (sinir hücrelerinin) hasar görmesi ve ölümüyle ortaya çıkan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bu süreç, hafıza, dil, karar verme, problem çözme gibi bilişsel işlevlerin giderek bozulmasına neden olur.

Hastalık zamanla beyin dokusunun küçülmesine (beyin atrofisi) yol açar ve son aşamada kişi, en temel yaşam ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelir. Alzheimer, demansın en yaygın nedenidir; ancak her demanslı hastada Alzheimer yoktur. Demans, bir hastalık değil, belirtiler grubudur. Alzheimer ise bu belirtilerin altında yatan spesifik bir hastalıktır.

Alzheimer Belirtileri Nelerdir?

Alzheimer belirtileri genellikle yavaş başlar ve zamanla şiddetlenir. Erken fark edilmesi, tedavi sürecini olumlu etkileyebilir. Alzheimer testi öncesi dikkat edilmesi gereken belirtiler:

  1. Yeni Öğrenilen Bilgileri Unutma

Alzheimer’ın en erken belirtisi, yakın zamanda öğrenilen bilgileri hatırlayamamaktır. Kişiler, yeni tanıştıkları insanların ismini, yakın tarihte yapılan konuşmaları veya randevuları unutabilir.

  1. Günlük Rutinlerde Zorlanma

Daha önce kolaylıkla yaptığı işlerde (giyinme, yemek pişirme, fatura ödeme) zorlanmaya başlamak, bilişsel işlevlerin etkilendiğinin bir işaretidir.

  1. Konuşmada Zorluk

Doğru kelimeyi bulamama, cümle kurarken takılma, aynı şeyleri tekrar etme gibi konuşma bozuklukları görülebilir. Bu durum, Alzheimer testi sırasında özellikle dikkatle değerlendirilir.

  1. Yer ve Zaman Kavramını Kaybetme

Hastalar, hangi gün, ay veya mevsimde olduklarını unutabilir. Daha önce defalarca gittikleri yerlerde bile kaybolabilirler.

  1. Eşyaları Yerine Koyma ve Unutma

Anahtar, cüzdan gibi eşyaları alışılmadık yerlere koymak ve sonra nerede olduğunu hatırlayamamak, Alzheimer’ın erken belirtilerindendir.

  1. Planlama ve Organizasyonda Zorlanma

Basit bir alışveriş listesi yapmak veya bir yemek tarifini takip etmek gibi görevlerde bile zorlanma yaşanabilir.

  1. Ruh Hali ve Davranış Değişiklikleri

Kaygı, depresyon, sinirlilik, sosyal çekinme, hatta agresif davranışlar ortaya çıkabilir.

İleri Evre Alzheimer Belirtileri

Hastalık ilerledikçe belirtiler daha şiddetli hale gelir:

  • Aile bireylerini tanıyamama
  • Temel ihtiyaçlarını karşılayamama
  • İletişim kuramama
  • Yürüyememe, oturamama
  • İdrar kaçırma
  • Kilo kaybı ve yeme güçlüğü

Son evrede bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalar zatürre, üriner sistem enfeksiyonları gibi komplikasyonlara karşı çok savunmasız hale gelir. Bu nedenle, Alzheimer testi ile erken teşhis, bakım sürecini planlamada büyük fark yaratır.

 

Alzheimer Testiyle Erken Teşhis Mümkün Mü?

P-Tau 217 ve P-Tau 181 Kan Testi

Geleneksel Alzheimer testi yöntemlerinin yanı sıra, son yıllarda bilim dünyasında büyük bir ilgi gören ve Alzheimer hastalığının erken teşhisinde kritik rol oynayan yeni nesil biyobelirteçler ortaya çıkmıştır. Bu biyobelirteçler arasında en dikkat çekenler, p-tau 217 ve p-tau 181 proteinleridir. Bu fosforile tau proteinleri, Alzheimer’ın patolojik sürecinin çok erken aşamalarında tespit edilmesini sağlayabilir.

Araştırmalar, özellikle p-Tau217’nin hem Alzheimer patolojisini belirlemede hem de hastalığın ilerleyip demansa dönüşmesini öngörmede diğer biyobelirteçlerden daha başarılı olduğunu göstermektedir. Kan örneğiyle yapılan p-Tau 217 ve p-Tau 181 testlerinin, beyin omurilik sıvısı alma gibi invaziv yöntemlere kıyasla daha kolay ve erişilebilir olması, erken tanı açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Ayrıca p-Tau217 düzeylerindeki artış, zaman içinde beyin hacminde azalma ve bilişsel işlevlerde bozulma ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle p-Tau217 testi, sadece tanı koymakta değil, aynı zamanda yeni geliştirilen anti-amiloid tedavilerin etkinliğini izlemek açısından da kritik bir rol oynamaktadır.

Alzheimer tanısında kullanılan p-Tau217 kan testi tüpü ve laboratuvar ortamı

p-Tau217 testi Alzheimer hastalığının erken teşhisinde kullanılan önemli bir biyobelirteçtir.

Nörofilament Light (NFL) Kan Testi

Nörofilament Light (NfL) proteini, sinir hücreleri zarar gördüğünde ilk olarak beyin omurilik sıvısına, ardından kana karışan bir yapısal proteindir. Bu özelliği sayesinde kandaki NfL düzeyleri, beyin ve sinir sistemi sağlığı hakkında önemli ipuçları verir. Araştırmalar, Alzheimer, Parkinson’a bağlı demans, vasküler demans ve frontotemporal demans gibi nörodejeneratif hastalıklarda NFL seviyelerinin sağlıklı bireylere kıyasla belirgin şekilde arttığını göstermektedir.

Laboratuvarımızda, Lumipulse p-Tau217, Tau181 ve NFL düzeylerini ölçen gelişmiş testler uygulanmaktadır. Bu testler, Alzheimer hastalığının erken ve biyolojik tanısında önemli bir adım niteliğindedir.

Alzheimer Hastalığında p-Tau 217 Testi Ne Zaman Yapılabilir?

  • Belirgin hafıza kaybı olmasa bile, risk faktörleri taşıyanlarda
  • PET taraması yapmak istemeyen ya da yapamayanlarda
  • Klinik takipte hastalık ilerlemesini izlemek için
  • Tanıda belirsizlik olduğunda

Alzheimer Kan Testinde p-Tau 217 ve p-Tau181 Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Alzheimer kan testinde p-tau 217 veya p-tau 181 seviyesinin yüksek olması, aşağıdaki durumları işaret edebilir:

  • Alzheimer hastalığı patolojisinin başlamış olması
  • Beyinde tau yumaklarının artmış olması
  • Bilişsel düşüşün ilerlemesi olasılığı
  • PET taramasında amiloid birikimi ile korele olması

SIK SORULAN SORULAR

  1. Alzheimer kan testi için nasıl örnek verebilirim?

Biruni Laboratuvarının 17 şubesinden size en yakın olanı seçerek kan örneğinizi verebilirsiniz. Evinizde ya da ofisinizde örnek vermek isterseniz Mobil Sağlık Hizmeti’ni kullanabilirsiniz.

  1. Test öncesi aç olmak gerekir mi?

Hayır, Alzheimer kan testi için aç kalmanıza gerek yoktur. p-Tau217, p-Tau181 ve NFL gibi biyobelirteçlerin kandaki düzeyleri açlık-tokluk durumundan etkilenmez. Testi günün herhangi bir saatinde, tok karnına da yaptırabilirsiniz.

  1. Testten önce ilaçlarımı kesmeli miyim?

Çoğu durumda ilaçları kesmek gerekmez. Ancak düzenli kullandığınız ilaçlar varsa, özellikle sinir sistemi, bağışıklık sistemi veya hormonlar üzerinde etkili ilaçlar kullanıyorsanız, bu durumu test öncesinde doktorunuza bildirmeniz önemlidir. Gerekiyorsa testin zamanlaması buna göre planlanabilir. 

  1. Alzheimer testi pozitif çıkarsa ne yapmalıyım?

Test sonucunda Alzheimer ile ilişkilendirilen biyobelirteçlerde yükseklik saptanması, beyinde patolojik değişiklikler olabileceğine işaret eder. Bu, kesin tanı anlamına gelmez. Sonuçlar bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Eğer risk yüksekse, detaylı nörolojik değerlendirme, görüntüleme yöntemleri ve gerekirse diğer testlerle süreç netleştirilir. Unutulmamalıdır ki erken tanı, hastalığın seyrini yavaşlatma ve yaşam kalitesini artırma açısından çok kıymetlidir.

  1. Bu testi kimler yaptırabilir?

Hafıza sorunları yaşayanlar

Ailede Alzheimer öyküsü bulunanlar

Demans belirtilerinden şüphe duyanlar

60 yaş üstü bireyler ve bilişsel sağlığını kontrol ettirmek isteyenler Alzheimer kan testlerini yaptırabilirler.

  1. Testin sonuçları ne kadar sürede çıkar?

Kan örneği alındıktan sonra testin sonuçları yaklaşık 2 hafta içerisinde çıkmaktadır.

 

Popüler Bülten

Web sitemizde yer alan içerikler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Sağlıkla ilgili sorularınız, şüpheleriniz veya tedavi süreçleriniz için mutlaka hekiminize başvurmanız gerekmektedir. Buradaki bilgiler tıbbi tanı ve tedavi yerine geçmez.

NMR LipoComplete Test

ALZHEIMER HASTALIĞI

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), dünya genelinde genital sistem ve üreme sağlığı üzerinde ciddi etkileri olan enfeksiyonlardır.

Bu hastalıkların kontrol altına alınması, hem bireysel olarak hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşır. Ancak, kişisel korunma yöntemleri hakkındaki bilgi eksikliği ve yanlış inanışlar, enfeksiyonların yayılmasına ve sosyal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi için laboratuvar testlerinin kullanılması hayati öneme sahiptir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nedir?

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çoğunlukla korunmasız cinsel temasla bulaşan enfeksiyonlardır. Kadınların anatomik yapılarının farklılığından ötürü CYBH etkenleri ile enfekte olma riskleri daha fazladır. Cinsel temasla bulaşan enfeksiyon etkenleri, nadiren de olsa kan nakli, ameliyat, diş tedavileri gibi cerrahi girişimler sırasında bulaşabilir ya da gebelikte anneden bebeğe geçebilir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 yılında yaptığı bilgi güncellemesine göre, yeryüzünde hergün 1 milyondan fazla kişi cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmaktadır ve bu kişilerin çoğunda herhangi bir belirti görülmemektedir. CYBH’lar her zaman belirti vermeyebilir. Tamamen sağlıklı görünen ve bir enfeksiyonu olduğunu bile bilmeyen kişilerden cinsel yolla bulaşan hastalık kapmak mümkün olabilir. AIDS etkeni HIV virüs enfeksiyonunda kişi uzun yıllar hiç şikayeti olmadan yaşar ve bu esnada cinsel yolla etkeni bulaştırabilir. Keza cinsel yolla bulaşabilen Hepatit B ve Hepatit C virüsünü taşıyanların büyük bölümünde herhangi bir yakınma gözlenmez. Bu durum hastalığın fark edilmeden yayılmasına yol açmaktadır. Tahminen her yıl 374 milyon yeni infeksiyon oluşmaktadır.

Cinsel Yolla Bulaşan Yaygın Görülen Enfeksiyon Etkenleri Ve Sebep Olduğu Belirtiler

Klamidya trakomatis

Cinsel yolla bulaşan bu enfeksiyon, tedavi edilmezse özellikle kadınlarda kısırlık gibi ciddi sonuçlar yaratabilir. Aynı zamanda doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilen bu enfeksiyon, çoğu zaman kadınlarda belirti vermeden ilerler ve bu da enfeksiyonun fark edilmeden partnerlere bulaşmasına yol açabilir.

Neisseria bel soğukluğu

Halk arasında bel soğukluğu olarak bilinen gonore, erkeklerde ve kadınlarda kötü kokulu beyaz akıntıya ve idrar yaparken ağrıya sebep olur. Enfekte kadınların büyük bir kısmında herhangi yakınmaya yol açmaz. Belirti göstermese bile enfekte bireylerin ve partnerlerinin tedavi edilmesi gerekir.

 Mycoplasma genitalium/insan

Laboratuvar ortamında “Multipleks PCR” yöntemi dışında tespit edilmesi oldukça zor olan bu bakteri, genital bölgede ciddi inflamatuvar durumlara yol açabilir.

Ureaplasma urealyticum/küçük

Kadın ve erkeklerde normal genital flora içinde bulunabilir. Ancak bazı türleri, üretrit, kısırlık, erken doğum ve ölü doğum gibi ciddi durumlara neden olabilir.

Trikomonas vajinalis

Kadınlarda vajinal, erkeklerde ise üretral enfeksiyonlara neden olur ve cinsel yolla bulaşır.

Gardnerella vajinalis

Vajinitin yaygın nedenlerinden biri olan bu bakteri, kirli beyaz renkli, kötü kokulu akıntıya, kaşıntıya, yanmaya ve cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açar.

Herpes Simplex Virüs Tip 1

Genellikle ağızda uçuk ve yaralara neden olurken, nadiren de olsa genital bölgede de enfeksiyona yol açabilir. Enfeksiyon sonucu oluşan veziküller veya içeriğindeki sıvılar, öpüşme, cinsel temas ve dokunma gibi yollarla başkalarına bulaşabilir.

Herpes Simplex Virüs Tip 2

Genital bölgede oluşan ağrılı yaraların en yaygın sebebidir. Bu virüs, cinsel temas sonrasında 2-20 gün arasında belirtilerini gösterir ve cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir.

Treponema soluk

Sifiliz (frengi) hastalığına yol açan bu bakteri, cinsel temasla bulaşabildiği gibi kan transfüzyonu ile de geçebilir. Ayrıca, hamilelik veya doğum sırasında anneden bebeğe bulaşma riski taşır.

Candida albicans

Kadınlarda sık görülen bu vajinal mantar enfeksiyonu, yanma, kaşıntı, yoğun beyaz akıntı, sık idrara çıkma ve cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkar.

Ayrıca HPV (Human Papilloma Virüs), HBV( Hepatit B), HCV (Hepatit C) ve HIV(İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) kansere zemin hazırlayan CYBH etkenleridir. HPV kadınlarda serviks kanseri, HBV ve HCV karaciğer kanseri HIV enfeksiyonu ise kaposi sarkomu ve beyin lenfoması nedeni olabilir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Önlenmesi

Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak mümkündür. Tek eşliliğe yönelmek, doğru kullanıldığında kondom kullanmak HIV dahil olmak üzere birçok CYBH’ye karşı etkili koruma sağlar.

Hepatit B ve HPV için güvenli ve etkili aşılar mevcuttur. Bu aşılar, özellikle genç bireylerde bu enfeksiyonların yayılmasını önlemede önemli bir rol oynar.

Özellikle gençler ve risk gruplarında bilgilendirme ve farkındalık eğitimleri yapmak, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasını önlemede kritik bir öneme sahiptir.

Korunma yöntemlerine rağmen, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona maruz kalma riski her zaman mevcuttur. Erken teşhis ve hızlı tedavi büyük önem taşır. Erken teşhis, tedavi sürecini daha etkili hale getirmekle kalmaz, hastalığın yayılmasını önlemeye de yarar. Bu noktada, enfeksiyon etkeninin çeşitli laboratuvar testleri ile tespit edilmesi kritik bir rol oynar.

Genital Panel Testi ve Erken Teşhis

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenlerinin en sık karşılaşılanlarını içeren ve bu mikroorganizmaların tek bir hasta örneğinde tespit edilmesine yarayan Genital Panel testinde PCR yöntemi kullanılır. Bu sayede, enfeksiyonun kaynağı hızlı bir şekilde belirlenir ve uygun tedaviye başlanabilir.

Genital Panel Testi Nasıl Yapılır?

Erkeklerde, sabah ilk idrar veya son iki saatte idrar çıkmadan alınmış idrar örneği veya üretral sürüntü, kadınlarda servikal sürüntü örneği gereklidir.

Örnek alımı sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, sürüntü örneklerinin özel transport besiyerine konularak laboratuvara ulaştırılmasıdır. Özel transport besiyeri şubelerimizden temin edilebilir.

Doğru ve hızlı bir tanı, enfeksiyonun tedavisine en kısa sürede başlanmasını sağlar ve hastalığın yayılmasını önler.

Genital Panel Test İçeriği

✔ Klamidya trakomatis

✓ Neisseria bel soğukluğu

✓ Mycoplasma genitalium

✓ Mikoplazma hominis

✔ Trikomonas vajinalis

✔ Ureaplasma parvum

✔ Ureaplasma urealyticum

✔ Gardnerella vajinalis

✔ Herpes simpleks virüsü 1

✔ Herpes simpleks virüsü 2

✔ Treponema soluk

✓ Candida albicans

Popüler Bülten

ISAC TESTİ – Moleküler Alerji Paneli

ALERJİ NEDİR?

Alerji, herhangi bir maddeye karşı gösterilen aşırı vücut reaksiyonu olarak adlandırılır. Alerjisi olan kişiler genellikle birden fazla etkene karşı hassasiyet göstermektedirler. Bu etkenler; polenler, akarlar, ev tozları, küf mantarları, çeşitli gıdalar ve böcek sokmaları olabilir.

ALERJİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Alerjik etkene karşı ortaya çıkan bulgular, vücudun etkilendiği bölgeye göre farklılık gösterebilir. Örneğin polenler gibi solunum yolu ile vücuda giren alerjik maddeler genellikle burun, gözler ve boğazda alerjik bulgulara sebep olurlar. Gıda alerjileri ise genellikle mide ve bağırsak problemlerine ya da ürtikere neden olur. Bulgular çok hafif olabileceği gibi yaşamı tehdit eden anafilaktik reaksiyonlar gibi ağır da olabilir.

MOLEKÜLER ALERJİ TESTİ NEDİR?

Alerji tanısını üstün seviyeye taşıyan yeni bir yöntemdir. Ana alerjenin komponentlerine (bileşenlerine) olan duyarlılık ölçülür. Hastanın hangi komponente duyarlı olduğu net bir şekilde, moleküler seviyede belirlenir. Kişinin köpeğe alerjisi varsa, dişi köpek mi erkek köpek mi olduğu bu hassas değerlendirme sayesinde tespit edilebilir. Aynı komponenti içeren farklı alerjenleri de tek seferde tespit ederek çapraz reaksiyonlara bağlı bulguları açıklar.

ÇAPRAZ (BİRDEN FAZLA ALERJENE BAĞLI) REAKSİYON NEDİR?

Huş ağacı poleni ile ilişkili gıda alerjisi bu duruma örnek verilebilir. Huş ağacı polenindeki Bet v 1 komponentinin soya ve yer fıstığı ile benzer yapıya sahip olması, Huş ağacı polenine alerjik olan birinin soya ve yer fıstığına da alerjik olacağını gösterir. Bu sayede, çapraz reaksiyona bağlı semptomlar açıklanır ve hastanın yönetiminde risklerin belirlenmesine yardımcı olur.

IMMUNOCAP™ ISAC TESTİ

ImmunoCAP™ ISAC Testi, yenilikçi mikroarray teknolojisi (biyoçip) sayesinde alerjik reaksiyonları spesifik olarak ölçen bir moleküler alerji testidir. Tek bir kan alımı kullanarak, aynı veya farklı kaynaklarda bulunabilecek ve alerjilerin %90’ından fazlasına neden olabilecek 112 farklı alerjenik bileşeni inceler.

AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Klinik olarak onaylanmış ve kanıtlanmıştır. Alerji tanısında altın standart olan Immunocap yöntemini kullanır
  • Birden fazla etkene alerjisi olan hastalarda net tanı sağlar.
  • Rutin alerji testlerinde pozitif sonuçları olan fakat test sonuçları ile klinik bulguları arasında net bir ilişki gözlenmeyen hastalarda tanı hatalarını önler.
  • Alerjene bağlı yapılacak aşılama tedavisi için doğru hastaları belirlemeye katkıda bulunur.
  • Çapraz reaksiyona bağlı şikayetleri açıklayarak aşılama tedavilerinde başarı oranını ciddi olarak arttırır.
  • Nedeni bilinmeyen anafilaksi geçmişi olan hastaların değerlendirilmesini sağlar.
  • Beklenmeyen duyarlılıkları saptar.
  • Her yaş için uygundur ve ilaç tedavilerinden etkilenmez.
  • Bütün bunlar hastanın yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olurken, analizin ekonomik maliyeti, tek tek spesifik IgE’lerin analiz edilmesinden çok daha azdır.

KİMLERE ÖNERİLİR?

ISAC Testi, rinit, gözlerde sulanma, karın ağrısı, ishal, kurdeşen, hipotansiyon (düşük tansiyon) ve solunum güçlüğü gibi alerjik reaksiyona bağlı olabilecek bulguları olan herkes için önerilir. ISAC Testi, birden fazla etkene alerjisi olan hastalarda ve alerjinin birincil nedenini belirlemenin mümkün olmadığı tüm durumlarda yararlıdır.

 

 

Popüler Bülten

Alerji ile alakalı daha fazla bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Adrenal Stres

Adrenal Stres , vücudun fiziksel ve psikolojik stres ile başa çıkma durumunun değerlendirilmesidir.

Kortizol, metabolizmanın birçok basamağında, özellikle protein, karbonhidrat ve yağ metabolizmasında rol alan, vücudun fiziksel ve psikolojik stres faktörlerine yanıt veren, inflamasyonu, kan şekerini ve kan basıncını kontrol eden, sinir sistemi, beyin fonksiyonları ve bağışıklık sistemi için önemli bir katabolizan hormondur.

DHEA ise kortizol ile birlikte çalışan ve protein, karbonhidrat ve yağların metabolizmasında rol oynayan, kan şekeri, kan basıncı, immün fonksiyon, kilo kontrolü ve hormon üretiminde önemli rol oynayan anabolizan bir hormondur. Bu iki hormonun dengede olması sağlık açısından önemlidir; hormonlardan birinin azlığı veya fazlalığı çeşitli hastalıklara neden olabilir.

Sağlıklı kişilerde, kortizol seviyeleri sabah pik yapar ve gün içinde azalarak saat 14.00-15.00 arasında en düşük seviyelerine iner, bu durum diurnal patern olarak adlandırılır. Kortizol düzeyleri sabah uyanmaya yakın artmaya başlar ve uyandıktan yaklaşık 30-45 dakika sonra hızlı bir pik yaparak ortalama kortizol artışının %50’sine ulaşır, bu durum Kortizol Uyanma Yanıtı (Cortisol Awakening Response – CAR) olarak tanımlanır. İnsomnia, uyku bozuklukları, hafıza kaybı, beyin sisi, konfüzyon, depresyon, anksiyete, yüksek kan şekeri, artmış insülin, tatlı yeme isteği, kilo alma (özellikle santral), yorgunluk, gastrointestinal disfonksiyon, sempatik yanıtın uzamasına bağlı yetersiz sindirim ve emilim, irritabilite, gece terlemeleri, hipertansiyon, bozulmuş immünite, düşük DHEA, progesteron, östrojen, testosteron (“kortizol kaçışı”, “pregnenolon kaçışı”) ve osteopeni/osteoporoz bu aksın disfonksiyonu nedeniyle ortaya çıkabilir.

Sistemik enfeksiyonlar, uykusuzluk gibi akut stres yaratan durumlar, alkolizm, hormon replasman tedavisi (HRT), oral kontraseptif kullanımı ve gebelik (artmış östrojen düzeyleri kortizol bağlayıcı globülin artışına neden olur), bazı ilaçlar (kortizon, antikonvülzanlar, amfetaminler), 5-HTP takviyesi tükürük kortizolünde artışa neden olabilir. Cushing sendromu, aşırı kafein tüketimi, hipertiroidizm ve örnek toplanmadan önce egzersiz yapılması HPA aksında disfonksiyona neden olabilir. Hipotalamopituitoadrenal (HPA) aks homeostazını bozan birçok hastalıkta kortizol paternleri bozulur. Depresyon, demans, post-travmatik stres bozukluğu (PTSB), kronik yorgunluk sendromu, diabetes mellitus, alkolizm, visseral adipozite, polikistik over, akut hastalıklar, sistemik hastalıklar ve multipl organ yetmezliği en belirgin örneklerdir.

Biruni Sağlıklı Yaşam Uzmanı

Biruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, Adrenal Stres Profili’nin neleri analiz ettiğini ve bunun sağlığımız için önemini anlatıyor.

 

Popüler Bülten

Geçirgen Bağırsak

Diyabet (Şeker Hastalığı)

Diyabet, akut ve kronik komplikasyonları olan, yaşam süresini olumsuz etkileyen ve multidisipliner takip edilmesi gereken bir hastalıktır. Teknolojinin ilerlemesi, hareketsiz yaşam ve obezitenin yaygınlaşması ile dünyada görülme sıklığı gittikçe artmaktadır.

Diyabet Nedir?

Diyabet, insülin eksikliği ya da insülinin kullanımındaki sorunlar nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren bir metabolizma hastalığıdır. Diyabet hastalarında besinlerden kana geçen glukoz (şeker) kullanılamaz ve sonucunda kan şekeri yükselir.

Diyabet Çeşitleri Nelerdir?

Tip 1 Diyabet:

Pankreas ß hücre yıkımına bağlı olarak insülin eksikliği ile daha çok çocuk ve gençlerde akut olarak ortaya çıkar.

Tip 2 Diyabet:

İnsülin direnci ve insülin salgılanmasındaki bozukluk ön plandadır. Tüm diyabetlilerin yaklaşık %90-95’ini tip 2 diyabetliler oluşturur.

Gestasyonel Diyabet:

Gebelik sırasında ortaya çıkan diyabettir.

Diğer Spesifik Tipler:

Pankreası etkileyen birçok nedenle (ilaç kullanımı, hormonal bozukluk vb.) ortaya çıkan kan şekeri yüksekliğini tanımlar.

En sık rastlanan diyabet türleri Tip 1 ve Tip 2 diyabettir.

Diyabet Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

  • Sık idrara çıkma isteği,
  • Susuzluk, ağız kuruluğu,
  • İstemsiz kilo kaybı,
  • El ve ayaklarda uyuşma,
  • Sık yemek yeme ihtiyacı,
  • Yaraların geç iyileşmesi
  • Yorgun, halsiz hissetme,
  • Bulanık görme,
  • Sık görülen enfeksiyonlar.

Diyabet Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Diyabet hastalığı oluşumunda hem genetik hem de çevresel etkenler rol oynamaktadır. Hareketsiz yaşam ve yanlış beslenme alışkanlığı ile birlikte fazla kilo veya obezitenin ortaya çıkması diyabet riskini artırır. Vücuttaki şekeri kontrol etmek için pankreastan salgılanan insülin hormonunun etkisini gösterememesi ile insülin direnci ortaya çıkar. İnsülin direnci varlığında, düzenli diyet ve egzersiz ile sağlıklı bir yaşam tercih edilmezse kişinin diyabet olma riski yüksek olacaktır.

Diyabet Hastalığı Tanı Testleri Nelerdir?

Tip 1 ve Tip 2 diyabet tanısında;

– Kan şekeri düzeyini ölçen açlık ve tokluk kan şekeri testleri,

– Son 2-3 aylık ortalama kan şekeri seviyesini gösteren

Hemoglobin A1c testi,

– HOMA-IR İndeksi, (İnsülin direnci) testleri yol göstericidir.

Klinik ve genetik olarak heterojen bir diyabet şekli olan MODY

(monogenik diyabet) ise;

– İnsülin bağımlı değildir.

– Tip 1 ve Tip 2 diyabetten ayırt edilmesi zordur.

Tedavi altında olmasına rağmen kan şekeri seviyesi düzene girmeyen hastalarda tanıyı MODY Paneli ile doğrulamak, diyabet tedavisi için anahtar rol oynamaktadır. Moleküler tanı, uygun tedavinin seçimi, ve risk altındaki bireylerin taranması açısından çok büyük önem taşımaktadır.

Popüler Bülten