depresyon nedir

Depresyon Nedir?

 

Majör depresif bozukluk olarak da bilinen depresyon, davranışlarınızı ve hislerinizi dolayısıyla da rutin işlerinizi olumsuz şekilde etkileyen ciddi bir psikiyatrik sorundur. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre tüm dünyadaki yetişkinlerin yaklaşık olarak %5’i depresyon probleminden muzdariptir. Kronik bir üzüntü ve suçluluk hali, eskiden zevkle yapılan eylem ve faaliyetlere karşı duyulan ilginin veya zevkin azalması, kronik yorgunluk, uykusuzluk veya uyku kalitesinin azalması, konsantrasyonun zayıflaması ve bir işe odaklanmakta güçlük yaşama gibi bulgular ve hatta ölüm ya da intihar düşünceleri oldukça karakteristik olup temel depresyon belirtileri arasında sayılmaktadır. Depresyon, bireylerin işlevselliğini önemli ölçüde azalttığından küresel hastalık yükü üzerindeki önemli payına sürekli dikkat çekilmektedir.

Depresyon Türleri

Çoğu zaman “depresyon nedir?” sorusuna yanıt aranırken depresyonun tek tip bir sorun olduğu düşünülse de bu doğru değildir. İnsanları farklı düzeyde etkileyen ve farklı sorunlardan köken alan depresyon çeşitleri tanımlanmıştır. Haftanın her günü olmasa da çoğu gününde kendinizi depresif hissediyorsanız majör depresyon hastası olmanız olasıdır. İki yıl ya da dahafazla süren depresyonunuz varsa kalıcı depresif bozukluğa sahip olabilirsiniz. Bunlardan başka, bipolar bozukluğun eşlik ettiği manik depresyon, mevsim geçişlerinde sıkça rastlanan mevsimsel duygu durum bozukluğu, psikotik depresyon, doğum sonrasında sıkça gözlenen postpartum depresyon, atipik depresyon ve tedaviye dirençli depresyon gibi pek çok çeşidi de mevcuttur. Bu noktada kendinizde bazı belirtilerin olduğunu düşünüyorsanız doğru tedavinin yapılması için hangi depresyon türüne sahip olduğunuzu bilmek büyük önem taşımaktadır.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyona sebep olabilecek çok çeşitli faktörler tanımlanmıştır. Bunlar arasında en iyi bilineni beynin kimyasal yapısındaki olumsuz değişikliklerdir. Beyin kimyası üzerinde söz sahibi olan en önemli kimyasallar nörotransmitterlerdir. Önemli bir nörotransmitter olan serotonin herkesin yakından bildiği, insanda mutluluk ve canlılık hissi yaratan bir moleküldür. Serotoninin yapımında yüksek düzeyde triptofan amino asiti kullanılmaktadır. Çikolatada da yüksek düzeyde triptofan bulunduğundan çikolata tüketilince mutlu olmanın sebebinin serotonin düzeyindeki artışa bağlı olabileceği düşünülmektedir. İnsanlarda IDO1 geni tarafından sentezlenen İndolamin-pirol 2,3-dioksijenaz (IDO), triptofan metabolizmasındaki kilit enzim olduğundan son dönemde yapılan çalışmalar depresyon üzerinde önemli etkileri olabileceğine işaret etmektedir. Bunlar haricinde genetik yapı ve kalıtsal özellikler, diyabet, parkinson ya da otoimmün hastalık öyküsü gibi başka hastalıkların var olmasının ve bazı ilaç türlerinin de depresyona neden olabilecek ya da depresyonun seyrini ve şiddetini değiştirebilecek önemli faktörler olduğu kanıtlanmıştır. Tüm bunlar arasında elbette kişilik özellikleri ve travmatik olaylar, depresyona yakalanmak için önemli paya sahiptir. Tüm bu biyolojik ve psikolojik özelliklerin bileşimi belirtilerin süresi ve depresyon evreleri üzerinde belirleyici olan ana unsuru oluşturmaktadır.

Depresyon Tanısına Yaklaşım

Depresyonun gelişiminde sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik faktörlerin de rol oynağı bilinmektedir. Biyolojik faktörlerin laboratuvar tanısı artık mümkündür ve depresif hastalarda bireyselleştirilmiş tedaviler için yeni bir yaklaşım sağlar. Son dönemlerde kan, idrar ve tükürükten bakılabilen hormon ve nörotransmitter madde düzeylerinin depresyon tanısına ve şiddetine yüksek düzeyde bir başarıyla işaret edebileceği anlaşılmış olup, bu uygulamalar rutin olarak kullanılmaya başlamıştır.

Depresyon-anksiyete paneli testi nörotransmitter denen tüm bu hormon yapılarının metabolizmasını ayrıntılı bir şekilde ölçerek şikayetlerin kök nedenini saptayabilir.

Uygun ve zamanında tedaviyle depresyondan kurtulmak kolaydır. Bu noktada doğru, kesin ve hızlı tanı almak sürecin en önemli noktasıdır.