Maymun çiçeği, Poxviridae ailesindeki M-Çiçeği (MPox) virüsünün neden olduğu bir hastalıktır.
İlk insan olgusu 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde görülmüş, sonrasında Orta ve Batı Afrika’da tropikal yağmur ormanlarına yakın, primatların da yoğun yaşadığı bölgelerde görülmeye devam etmiştir.
Ancak son zamanlarda hastalık, yalnızca bu bölgeleri değil, tüm dünyayı etkilediği için halk sağlığı açısından önemlidir.
Afrika dışındaki ilk salgın 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşmiş, 2018-2022 yılları arasında Nijerya, İsrail, İngiltere, Singapur ve ABD gibi farklı ülkelere seyahat eden kişilerde hastalık bildirilmiştir.
Mayıs 2022’de ise endemik olmayan birçok ülkede birden fazla vaka bildirilmiş, bunun üzerine Temmuz 2022’de DSÖ tarafından Halk Sağlığını Tehdit Eden Acil Durum ilanı yapılmıştır. Bu salgına, Soy I’den (Clade 1) daha az öldürücü olan Soy II (Clade 2) adlı maymun çiçeği virüsü türü neden olmuştur. Vaka sayısının Nisan 2023’ten itibaren azalması üzerine Mayıs 2023’de bu durum sonlandırılmıştır. Sonrasında Afrika’da, özellikle Kongo’da, daha ağır seyirli bir Mpox suşu nedeniyle ciddi bir salgın başlamış ve 2024’te DSÖ yeniden uluslararası halk sağlığı acil durumu ilan etmiştir. Bu yeni ilanın amacı, ülkeleri salgının kontrol altına alınması için gerekli önlemleri almaya teşvik etmektir.
Maymun Çiçeği Virüsü Nasıl Bulaşır?
Maymun çiçeği virüsü, yalnızca maymunları değil, sincap, sıçan ve fare gibi kemirgenleri de etkileyebilir. Virüs, enfekte hayvanların insanları ısırması, tırmalaması, hayvanın eti, kanı, vücut sıvıları ve lezyonları ile temas edilmesi yoluyla insanlara bulaşabilir.
Enfekte kişinin vücut sıvılarına, cilt lezyonlarına doğrudan temas veya bu lezyonlarla kirlenmiş nesnelerle temas da bulaşmaya neden olabilir. Virüs ayrıca, plasenta yoluyla anneden fetüse veya doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir.
Ayrıca, solunum yolu sekresyonlarının büyük damlacıkları ile insandan insana bulaşır; ancak bu bulaşmanın gerçekleşmesi için uzun süreli yüz yüze temas gereklidir. Bu nedenle, Maymun Çiçeği virüsünün COVID-19 gibi büyük salgınlara yol açma olasılığının şu an için düşük olduğu düşünülmektedir.
Maymun Çiçeği Virüsü Hastalığı
Maymun Çiçeği Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Genellikle ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf bezlerinde şişlik ve deri döküntüleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, virüsle temastan yaklaşık 6-13 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik gibi belirtiler görülür. Lenf bezlerinin şişmesi, bu hastalığı çiçek, suçiçeği ve kızamıktan ayırmada önemli bir faktördür. Ateşin ortaya çıkmasından sonraki 1-3 gün içinde ise deri döküntüleri başlar. Döküntüler genellikle yüzde, kollarda ve bacaklarda görülür; avuç içi, ayak tabanları, ağız, genital bölgeler ve gözlerde de lezyonlar olabilir. Lezyonlar, 2-4 hafta içinde kabuk bağlar ve kabukların düşmesiyle iyileşir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hastalık daha ağır seyredebilir ve bakteriyel enfeksiyonlar, pnömoni, sepsis, ensefalit ve görme kaybı gibi istenmeyen yan etkiler gelişebilir.
Maymun Çiçeği Hastalığının Tanısı Nasıl Konur?
Tanıda kişinin riskli coğrafi bölgeye seyahat hikayesi önemlidir.
Hastalığın tanısı, şüphelenilen durumlarda lezyonlardan usulünce alınan örneklerin PCR yöntemi ile analiz edilmesiyle konur. Ancak bu test, rutin tıbbi tahlil laboratuvarlarında yapılamamakta ve virüs kanda kısa süre bulunduğu için kan örneklerinde PCR yöntemi ile saptanması genellikle mümkün olmamaktadır. Ayrıca antijen ve antikor testleri de her zaman doğru sonuç vermemektedir.
Maymun Çiçeği Hastalığının Tedavisi veya Aşısı Var mı?
Şu anda Maymun Çiçeği virüsü enfeksiyonu için kanıtlanmış, güvenli bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. ABD’deki vakaların tedavisinde insan çiçek hastalığı aşısı, antiviral ilaçlar ve/veya intravenöz immünglobulin uygulamaları kullanılmaktadır.
Çiçek hastalığı ve Suçiçeği ile benzerliği var mıdır?
Çiçek’li hastalıklar virüslerin neden olduğu birbirine benzer hastalıklardır. Çiçek ve suçiçeğinde görülen cilt lezyonlarına benzer lezyonlar Mpox’da da görülmektedir. Ancak lezyonların vücuttaki yerleşimleri , görüntüleri, seyirleri farklıdır. Ayrıca çiçek hastalığı yaygın aşılama sayesinde yeryüzünden silinmiştir. Mpox’da lenf düğümlerinde şişme de olabilir. Yakın zamanda (son bir ay içinde) MPox hastalığının görüldüğü Afrika, Orta Doğu, Avrupa ülkeleri ve ABD gibi ülkelere gitmiş olan kişilerde veya hastalığın daha fazla görüldüğü, örneğin her cinsten seks işçileri gibi, gruplarla yakın teması olan kişilerde veya hasta birinin temas ettiklerinde hastalık belirtilerinin görülmesi Mpox’u düşündürmelidir.
Çiçek aşısı Mpox’dan korur mu?
Çiçek aşısının, Mpox’a karşı yaklaşık %85 oranında koruma sağladığı bildirilmektedir. Ancak çiçek aşısı 1980’den beri uygulanmadığı için günümüzde aşılı kişiler genellikle 40-50 yaş ve üzerindedir. Bu süre zarfında koruma düzeyinin ne kadar sürdüğü belirsizdir. 2022 Mpox salgınında aşılı kişilerde de hastalığa yakalanan olgular görülmüş, ancak aşısız kişilere kıyasla daha az olgu bildirilmiştir. Aşılı kişilerin ev içi bulaşmalarda ve kronik sağlık sorunu olanlarda daha az risk taşıdığı gözlemlenmiştir.
Türkiye’de olgu saptandı mı?
2022 Mpox salgını sırasında Türkiye’de de olgular saptanmıştır. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) verilerine göre, Türkiye’de 12 olgu bildirilmiştir. Kongo’da ortaya çıkan, komşu ülkelere yayılan ve 15 Ağustos tarihinde acil durum ilanı yapılan Mpox salgınıyla bağlantılı olarak Türkiye’de Ağustos 2024 tarihine kadar tanımlanmış bir olgu bulunmamaktadır.
Maymun Çiçeği Hastalığı
Mpox’tan nasıl korunulabilir?
Mpox’tan korunmak için şu önlemler alınabilir:
Hasta kişilerin tanımlanması ve izolasyonu.
Temaslıların belirlenmesi.
Sağlık çalışanları ve ev halkının kişisel koruyucu malzemeler kullanması (eldiven, maske vb.).
Riskli grupların tanımlanıp insan çiçek aşısı ile aşılanması.
Riskli temasları olan kişilerin de insan çiçek aşısı ile aşılanması.
Diğer temaslıların izlenmesi.
Gerekli ilaç ve aşıların temin edilmesi.
Toplumun doğru bilgilendirilmesi.
Hastalığın kontrol altına alınmasında ve toplumda yayılmasında bu önlemler etkili olacaktır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), dünya genelinde genital sistem ve üreme sağlığı üzerinde ciddi etkileri olan enfeksiyonlardır.
Bu hastalıkların kontrol altına alınması, hem bireysel olarak hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşır. Ancak, kişisel korunma yöntemleri hakkındaki bilgi eksikliği ve yanlış inanışlar, enfeksiyonların yayılmasına ve sosyal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi için laboratuvar testlerinin kullanılması hayati öneme sahiptir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nedir?
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çoğunlukla korunmasız cinsel temasla bulaşan enfeksiyonlardır. Kadınların anatomik yapılarının farklılığından ötürü CYBH etkenleri ile enfekte olma riskleri daha fazladır. Cinsel temasla bulaşan enfeksiyon etkenleri, nadiren de olsa kan nakli, ameliyat, diş tedavileri gibi cerrahi girişimler sırasında bulaşabilir ya da gebelikte anneden bebeğe geçebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 yılında yaptığı bilgi güncellemesine göre, yeryüzünde hergün 1 milyondan fazla kişi cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmaktadır ve bu kişilerin çoğunda herhangi bir belirti görülmemektedir. CYBH’lar her zaman belirti vermeyebilir. Tamamen sağlıklı görünen ve bir enfeksiyonu olduğunu bile bilmeyen kişilerden cinsel yolla bulaşan hastalık kapmak mümkün olabilir. AIDS etkeni HIV virüs enfeksiyonunda kişi uzun yıllar hiç şikayeti olmadan yaşar ve bu esnada cinsel yolla etkeni bulaştırabilir. Keza cinsel yolla bulaşabilen Hepatit B ve Hepatit C virüsünü taşıyanların büyük bölümünde herhangi bir yakınma gözlenmez. Bu durum hastalığın fark edilmeden yayılmasına yol açmaktadır. Tahminen her yıl 374 milyon yeni infeksiyon oluşmaktadır.
Cinsel Yolla Bulaşan Yaygın Görülen Enfeksiyon Etkenleri Ve Sebep Olduğu Belirtiler
Klamidya trakomatis
Cinsel yolla bulaşan bu enfeksiyon, tedavi edilmezse özellikle kadınlarda kısırlık gibi ciddi sonuçlar yaratabilir. Aynı zamanda doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilen bu enfeksiyon, çoğu zaman kadınlarda belirti vermeden ilerler ve bu da enfeksiyonun fark edilmeden partnerlere bulaşmasına yol açabilir.
Neisseria bel soğukluğu
Halk arasında bel soğukluğu olarak bilinen gonore, erkeklerde ve kadınlarda kötü kokulu beyaz akıntıya ve idrar yaparken ağrıya sebep olur. Enfekte kadınların büyük bir kısmında herhangi yakınmaya yol açmaz. Belirti göstermese bile enfekte bireylerin ve partnerlerinin tedavi edilmesi gerekir.
Mycoplasma genitalium/insan
Laboratuvar ortamında “Multipleks PCR” yöntemi dışında tespit edilmesi oldukça zor olan bu bakteri, genital bölgede ciddi inflamatuvar durumlara yol açabilir.
Ureaplasma urealyticum/küçük
Kadın ve erkeklerde normal genital flora içinde bulunabilir. Ancak bazı türleri, üretrit, kısırlık, erken doğum ve ölü doğum gibi ciddi durumlara neden olabilir.
Trikomonas vajinalis
Kadınlarda vajinal, erkeklerde ise üretral enfeksiyonlara neden olur ve cinsel yolla bulaşır.
Gardnerella vajinalis
Vajinitin yaygın nedenlerinden biri olan bu bakteri, kirli beyaz renkli, kötü kokulu akıntıya, kaşıntıya, yanmaya ve cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açar.
Herpes Simplex Virüs Tip 1
Genellikle ağızda uçuk ve yaralara neden olurken, nadiren de olsa genital bölgede de enfeksiyona yol açabilir. Enfeksiyon sonucu oluşan veziküller veya içeriğindeki sıvılar, öpüşme, cinsel temas ve dokunma gibi yollarla başkalarına bulaşabilir.
Herpes Simplex Virüs Tip 2
Genital bölgede oluşan ağrılı yaraların en yaygın sebebidir. Bu virüs, cinsel temas sonrasında 2-20 gün arasında belirtilerini gösterir ve cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir.
Treponema soluk
Sifiliz (frengi) hastalığına yol açan bu bakteri, cinsel temasla bulaşabildiği gibi kan transfüzyonu ile de geçebilir. Ayrıca, hamilelik veya doğum sırasında anneden bebeğe bulaşma riski taşır.
Candida albicans
Kadınlarda sık görülen bu vajinal mantar enfeksiyonu, yanma, kaşıntı, yoğun beyaz akıntı, sık idrara çıkma ve cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkar.
Ayrıca HPV (Human Papilloma Virüs), HBV( Hepatit B), HCV (Hepatit C) ve HIV(İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) kansere zemin hazırlayan CYBH etkenleridir. HPV kadınlarda serviks kanseri, HBV ve HCV karaciğer kanseri HIV enfeksiyonu ise kaposi sarkomu ve beyin lenfoması nedeni olabilir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Önlenmesi
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak mümkündür. Tek eşliliğe yönelmek, doğru kullanıldığında kondom kullanmak HIV dahil olmak üzere birçok CYBH’ye karşı etkili koruma sağlar.
Hepatit B ve HPV için güvenli ve etkili aşılar mevcuttur. Bu aşılar, özellikle genç bireylerde bu enfeksiyonların yayılmasını önlemede önemli bir rol oynar.
Özellikle gençler ve risk gruplarında bilgilendirme ve farkındalık eğitimleri yapmak, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasını önlemede kritik bir öneme sahiptir.
Korunma yöntemlerine rağmen, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona maruz kalma riski her zaman mevcuttur. Erken teşhis ve hızlı tedavi büyük önem taşır. Erken teşhis, tedavi sürecini daha etkili hale getirmekle kalmaz, hastalığın yayılmasını önlemeye de yarar. Bu noktada, enfeksiyon etkeninin çeşitli laboratuvar testleri ile tespit edilmesi kritik bir rol oynar.
Genital Panel Testi ve Erken Teşhis
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenlerinin en sık karşılaşılanlarını içeren ve bu mikroorganizmaların tek bir hasta örneğinde tespit edilmesine yarayan Genital Panel testinde PCR yöntemi kullanılır. Bu sayede, enfeksiyonun kaynağı hızlı bir şekilde belirlenir ve uygun tedaviye başlanabilir.
Genital Panel Testi Nasıl Yapılır?
Erkeklerde, sabah ilk idrar veya son iki saatte idrar çıkmadan alınmış idrar örneği veya üretral sürüntü, kadınlarda servikal sürüntü örneği gereklidir.
Örnek alımı sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, sürüntü örneklerinin özel transport besiyerine konularak laboratuvara ulaştırılmasıdır. Özel transport besiyeri şubelerimizden temin edilebilir.
Doğru ve hızlı bir tanı, enfeksiyonun tedavisine en kısa sürede başlanmasını sağlar ve hastalığın yayılmasını önler.
Genital Panel Test İçeriği
✔ Klamidya trakomatis
✓ Neisseria bel soğukluğu
✓ Mycoplasma genitalium
✓ Mikoplazma hominis
✔ Trikomonas vajinalis
✔ Ureaplasma parvum
✔ Ureaplasma urealyticum
✔ Gardnerella vajinalis
✔ Herpes simpleks virüsü 1
✔ Herpes simpleks virüsü 2
✔ Treponema soluk
✓ Candida albicans
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2024/08/cybh-v8.jpg400850İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2024/01/Biruni_Logo.pngİskender Maraş2024-08-27 09:55:122024-08-27 14:13:52Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)
Çocuklarınızın bilimin büyülü dünyasını keşfetmesini ister misiniz?
Görünenin Ötesi Sergisi, laboratuvar ortamında gerçekleştirilen çeşitli bilimsel deneyler ve etkinlikler aracılığıyla çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Sergi Bilgileri:
🕛 Ziyaret Gün ve Saatleri: 12:00 – 16:00 (Pazar Günü Hariç)
📍 Yer: Barbaros Mah. Fesleğen Sok. No:1/C Ağaoğlu My Office İş Merkezi 3B Ataşehir (Biruni Laboratuvarı Ataşehir-1 Şubesi)
👶 Yaş: Tüm yaş gruplarına açık, uygulamalı alanlar 6 yaş ve üzeri çocuklara yöneliktir.
💸 Ücret: Sergimiz randevu alınarak ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir.
📞 Bilgi ve randevu için: 0850 241 77 88
Çocuklarınızı eğlenceli ve eğitici bir bilim yolculuğuna davet ediyoruz.
Biruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Tamer Levent, Omega-3 Yağ Asitleri’nin vücudumuz için öneminden bahsediyor.
Bağırsak-beyin ekseni teorisi, bağırsaktaki mikrobiyota ve metabolitlerinin beyin ile sinyalizasyon mekanizması yoluyla sürekli bir etkileşim halinde olduğunu açıklamaktadır. Örneğin serotonin öncüsü triptofan bağırsakta üretilir ve ruhsal durumu kontrol eden bir nörotransmitter olarak işlev görür. Depresyon, kaygı, iştah bozukluğu, uyku ve hafıza sorunları bağırsak mikrobiyota ve serotonin yapımı ile ilgili olabilir.
Karın ağrısı, şişkinlik, gaz, kronik yorgunluk, kas ağrıları Non-Çölyak (Çölyak Olmayan) Gluten Duyarlılığının en sık karşılaşılan bulgularıdır.
ALCAT Gıda Duyarlılık Testi, Yale Üniversitesi tarafından doğruluğu ve etkinliği kanıtlanmış bir gıda duyarlılık testidir. Panel genişliği seçimine göre 250’ye varan gıdanın yanı sıra gluten, kazein ve candida duyarlılığını da analiz eder.
Biruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, Non-Çölyak Gluten Duyarlılığı’nın neden olduğu bulguları ve tanı testlerini anlatıyor.
Çölyak hastalığı, besinlerdeki buğday, arpa ve çavdarda bulunan gluten adı verilen bir proteine karşı ince bağırsağın hassasiyeti ile ortaya çıkar. Bu durum, besinlerin emilimini engeller ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren bir hastalıktır.
Çölyak Hastalığının Çeşitleri Nelerdir?
Çölyak hastalığı, farklı belirtiler ve tanı yöntemleri ile birkaç çeşide ayrılır:
Klasik Çölyak Hastalığı:
Sindirim sistemi semptomları ile karakterizedir. Daha çok çocuk popülasyonunda görülür.
Klasik Olmayan Çölyak (atipik) Hastalığı:
Sindirim sistemi dışı belirtiler gözlenir.
Klinik Öncesi Çölyak Hatalığı:
Klinik tanımlama eşiğinin altında bulguları olan hastaları kapsar. Sessiz Çölyak hastalığı olarak da adlandırılır.
Potansiyel Çölyak Hastalığı:
Klasik ve klasik olmayan bulgular görülebilir veya tamamen semptomsuz olabilir.
Refrakter Çölyak Hastalığı:
Gluten içermeyen diyete rağmen semptomlar devam eder.
Çölyak Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Çölyak hastalığı, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Hastalığın gelişmesinde rol oynayan başlıca nedenler:
Genetik Yatkınlık:
HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genleri ile ilişkilidir.
Çevresel Faktörler:
Enfeksiyonlar, erken yaşta gluten tüketimi, bağırsak mikrobiyotasındaki değişiklikler.
Çölyak Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Çölyak hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak yaygın belirtiler şunlardır:
Karın ağrısı ve şişkinlik
Kronik ishal veya kabızlık
Kilo kaybı
Yorgunluk ve halsizlik
Demir eksikliği anemisi
Deri döküntüleri (Dermatitis herpetiformis)
Eklem ağrıları ve kemik erimesi (osteoporoz)
Çölyak Hastalığının Tanı Yöntemleri
Çölyak hastalığı tanısı, bir dizi test ve inceleme ile konur:
Kan Testleri:
Anti-tTG, EMA ve DGP antikor testleri.
Endoskopi ve Biyopsi:
İnce bağırsak biyopsisi, bağırsak hasarını doğrulamak için yapılır.
Genetik Testler:
HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genlerinin varlığı kontrol edilir.
Çölyak Testi Nedir? Çölyak Testi Nasıl Yapılır?
Çölyak testi, kandaki belirli antikorları tespit ederek çölyak hastalığını teşhis etmeye yardımcı olur. Yaygın çölyak testleri:
Anti-tTG (Anti-doku transglutaminaz)
EMA (Anti-endomisyum antikoru)
DGP (Deamidated gliadin peptide)
Test, genellikle kan örneği alınarak yapılır. Pozitif sonuç durumunda, endoskopi ve biyopsi ile kesin tanı konur.
Çölyak Hastalarının Beslenmesinde Dikkat Etmesi Gerekenler
Çölyak hastalarının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için glutensiz bir diyet benimsemeleri şarttır. Dikkat edilmesi gereken noktalar:
Etiket okuma alışkanlığı kazanmak.
Gluten bulaşmasını önlemek için mutfak eşyalarını ayrı tutmak.
Doğal olarak glutensiz besinler tercih etmek (meyve, sebze, et, balık).
Patates, pirinç, mısır ve kinoa gibi glutensiz tahıllar
Çölyak Hastaları Neler Yiyemez?
Çölyak hastalarının kaçınması gereken besinler:
Buğday, arpa ve çavdar içeren ürünler
Ekmek, makarna, kek, bisküvi gibi geleneksel unlu mamuller
Bira ve bazı işlenmiş gıdalar (hazır çorbalar, soslar)
Biruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, Non-Çölyak Gluten Duyarlılığı’nın neden olduğu bulguları ve tanı testlerini anlatıyor.
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2024/08/colyak-biruni-lab.png7001200İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2024/01/Biruni_Logo.pngİskender Maraş2024-08-13 11:28:042024-08-13 11:38:43Çölyak Hastalığı Nedir?
Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.
Kesinlikle gerekli çerezler
Çerez ayarları tercihlerinizi kaydedebilmemiz için kesinlikle gerekli çerezler her zaman etkin olmalıdır.
Bu çerezi devre dışı bırakırsanız, tercihlerinizi kaydedemeyiz. Bu da, bu web sitesini her ziyaret ettiğinizde çerezleri tekrar etkinleştirmeniz veya devre dışı bırakmanız gerekeceği anlamına gelir.
Ek çerezler
Bu web sitesi aşağıdaki ek çerezleri kullanır:
Performans çerezleri
Performans çerezleri, ziyaretçilere daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaya yardımcı olan web sitesinin temel performans indekslerini anlamak ve analiz etmek için kullanılır.
İşlevsel çerezler
İşlevsel çerezler, web sitesinin içeriğini sosyal medya platformlarında paylaşmak, geri bildirim toplamak ve diğer üçüncü taraf özellikleri gibi belirli işlevlerin gerçekleştirilmesine yardımcı olur.
Analiz çerezleri
Analitik çerezler, ziyaretçilerin web sitesiyle nasıl etkileşime girdiğini anlamak için kullanılır. Bu çerezler, ziyaretçi sayısı, hemen çıkma oranı, trafik kaynağı vb. Gibi ölçümler hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur.
ÇEREZ
SÜRE
AÇIKLAMA
_ga
2 Yıl
Google Analytics tarafından yüklenen _ga çerezi, ziyaretçi, oturum ve kampanya verilerini hesaplar ve ayrıca sitenin analiz raporu için site kullanımını takip eder. Çerez, bilgileri anonim olarak saklar ve benzersiz ziyaretçileri tanımak için rastgele oluşturulmuş bir sayı atar.
_ga_D0Q0R9HZ06
Süresiz
Bu çerez, Google Analytics tarafından yüklenir.
_gat_UA-74655999-1
1 Dakika
Web sitesi sahiplerinin ziyaretçi davranışını izlemesine ve site performansını ölçmesine olanak sağlamak için Google Analytics ve Google Etiket Yöneticisi tarafından ayarlanan _gat çerezinin bir varyasyonu. Addaki desen öğesi, ilgili olduğu hesabın veya web sitesinin benzersiz kimlik numarasını içerir.
_gcl_au
3 Ay
Hizmetlerini kullanan web sitelerinin reklam verimliliğini denemek için Google Etiket Yöneticisi tarafından sağlanmıştır.
_gid
1 Gün
Google Analytics tarafından yüklenen _gid çerezi, ziyaretçilerin bir web sitesini nasıl kullandığına ilişkin bilgileri depolarken aynı zamanda web sitesinin performansına ilişkin bir analiz raporu oluşturur. Toplanan verilerden bazıları, ziyaretçi sayısını, bunların kaynağını ve anonim olarak ziyaret ettikleri sayfaları içerir.
Pazarlama çerezleri
Pazarlama çerezlerini kabul ettiğinizde, ilgi alanlarınıza uyan uygun içeriği sunmamız için cihazınıza çerezler yerleştirmemize izin vermiş olmaktasınız. Bu çerezler, ilgi alanlarından oluşan bir profil oluşturmak ve bizim sitelerimizde ve üçüncü taraf sitelerde size uygun içerikler göstermek üzere reklam ortaklarımız tarafından veya bizim tarafımızdan web sitemiz üzerinden ayarlanabilmektedir. İlgi alanlarına uyan içerikler sunabilmek için, sitemizde bize sağladığınız kişisel bilgilerle birlikte etkileşimlerinizi kullanmaktayız. Üçüncü taraf sitelerde size uygun içerikler sunmak için, bu bilgileri paylaşacağız ve şifrelenmiş bir e-posta adresi veya cihaz kimliği gibi bir müşteri tanıtıcısını reklam platformları ve sosyal ağlar gibi üçüncü taraflarla paylaşacağız. Pazarlama çerezlerini kabul etmek istemezseniz, bu çerezleri cihazınıza yerleştirmeyeceğiz ve bu durumda sunduğumuz içerikler size daha az uygun olabilir.
ÇEREZ
SÜRE
AÇIKLAMA
_fbp
3 Ay
Bu tanımlama bilgisi, Facebook tarafından, web sitesini ziyaret ettikten sonra Facebook’ta veya Facebook reklamcılığı tarafından desteklenen bir dijital platformda reklam görüntülemek üzere ayarlanır.
datr
2 Yıl
Bu çerez, oturum açmış kullanıcıdan bağımsız olarak Facebook'a bağlanmak için kullanılan web tarayıcısını tanımlamaktır. Bu tanımlama bilgisi, Facebook'un güvenlik ve site bütünlüğü özelliklerinde önemli bir rol oynar.
fr
3 Ay
Facebook bu tanımlama bilgisini, Facebook pikseli veya Facebook sosyal eklentisi olan sitelerde, web genelinde kullanıcı davranışını izleyerek kullanıcılara alakalı reklamlar gösterecek şekilde ayarlar.
sb
2 Yıl
Facebook tarafından kullanılan bir çerezdir.
Tercihlerinizi kaydedebilmemiz için lütfen önce Kesinlikle gerekli çerezleri etkinleştirin!
Maymun Çiçeği Virüsü (MONKEYPOX) Hastalığı Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
Maymun çiçeği, Poxviridae ailesindeki M-Çiçeği (MPox) virüsünün neden olduğu bir hastalıktır.
İlk insan olgusu 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde görülmüş, sonrasında Orta ve Batı Afrika’da tropikal yağmur ormanlarına yakın, primatların da yoğun yaşadığı bölgelerde görülmeye devam etmiştir.
Ancak son zamanlarda hastalık, yalnızca bu bölgeleri değil, tüm dünyayı etkilediği için halk sağlığı açısından önemlidir.
Afrika dışındaki ilk salgın 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşmiş, 2018-2022 yılları arasında Nijerya, İsrail, İngiltere, Singapur ve ABD gibi farklı ülkelere seyahat eden kişilerde hastalık bildirilmiştir.
Mayıs 2022’de ise endemik olmayan birçok ülkede birden fazla vaka bildirilmiş, bunun üzerine Temmuz 2022’de DSÖ tarafından Halk Sağlığını Tehdit Eden Acil Durum ilanı yapılmıştır. Bu salgına, Soy I’den (Clade 1) daha az öldürücü olan Soy II (Clade 2) adlı maymun çiçeği virüsü türü neden olmuştur. Vaka sayısının Nisan 2023’ten itibaren azalması üzerine Mayıs 2023’de bu durum sonlandırılmıştır. Sonrasında Afrika’da, özellikle Kongo’da, daha ağır seyirli bir Mpox suşu nedeniyle ciddi bir salgın başlamış ve 2024’te DSÖ yeniden uluslararası halk sağlığı acil durumu ilan etmiştir. Bu yeni ilanın amacı, ülkeleri salgının kontrol altına alınması için gerekli önlemleri almaya teşvik etmektir.
Maymun Çiçeği Virüsü Nasıl Bulaşır?
Maymun çiçeği virüsü, yalnızca maymunları değil, sincap, sıçan ve fare gibi kemirgenleri de etkileyebilir. Virüs, enfekte hayvanların insanları ısırması, tırmalaması, hayvanın eti, kanı, vücut sıvıları ve lezyonları ile temas edilmesi yoluyla insanlara bulaşabilir.
Enfekte kişinin vücut sıvılarına, cilt lezyonlarına doğrudan temas veya bu lezyonlarla kirlenmiş nesnelerle temas da bulaşmaya neden olabilir. Virüs ayrıca, plasenta yoluyla anneden fetüse veya doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir.
Ayrıca, solunum yolu sekresyonlarının büyük damlacıkları ile insandan insana bulaşır; ancak bu bulaşmanın gerçekleşmesi için uzun süreli yüz yüze temas gereklidir. Bu nedenle, Maymun Çiçeği virüsünün COVID-19 gibi büyük salgınlara yol açma olasılığının şu an için düşük olduğu düşünülmektedir.
Maymun Çiçeği Virüsü Hastalığı
Maymun Çiçeği Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Genellikle ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf bezlerinde şişlik ve deri döküntüleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, virüsle temastan yaklaşık 6-13 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik gibi belirtiler görülür. Lenf bezlerinin şişmesi, bu hastalığı çiçek, suçiçeği ve kızamıktan ayırmada önemli bir faktördür. Ateşin ortaya çıkmasından sonraki 1-3 gün içinde ise deri döküntüleri başlar. Döküntüler genellikle yüzde, kollarda ve bacaklarda görülür; avuç içi, ayak tabanları, ağız, genital bölgeler ve gözlerde de lezyonlar olabilir. Lezyonlar, 2-4 hafta içinde kabuk bağlar ve kabukların düşmesiyle iyileşir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hastalık daha ağır seyredebilir ve bakteriyel enfeksiyonlar, pnömoni, sepsis, ensefalit ve görme kaybı gibi istenmeyen yan etkiler gelişebilir.
Maymun Çiçeği Hastalığının Tanısı Nasıl Konur?
Tanıda kişinin riskli coğrafi bölgeye seyahat hikayesi önemlidir.
Hastalığın tanısı, şüphelenilen durumlarda lezyonlardan usulünce alınan örneklerin PCR yöntemi ile analiz edilmesiyle konur. Ancak bu test, rutin tıbbi tahlil laboratuvarlarında yapılamamakta ve virüs kanda kısa süre bulunduğu için kan örneklerinde PCR yöntemi ile saptanması genellikle mümkün olmamaktadır. Ayrıca antijen ve antikor testleri de her zaman doğru sonuç vermemektedir.
Maymun Çiçeği Hastalığının Tedavisi veya Aşısı Var mı?
Şu anda Maymun Çiçeği virüsü enfeksiyonu için kanıtlanmış, güvenli bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. ABD’deki vakaların tedavisinde insan çiçek hastalığı aşısı, antiviral ilaçlar ve/veya intravenöz immünglobulin uygulamaları kullanılmaktadır.
Çiçek hastalığı ve Suçiçeği ile benzerliği var mıdır?
Çiçek’li hastalıklar virüslerin neden olduğu birbirine benzer hastalıklardır. Çiçek ve suçiçeğinde görülen cilt lezyonlarına benzer lezyonlar Mpox’da da görülmektedir. Ancak lezyonların vücuttaki yerleşimleri , görüntüleri, seyirleri farklıdır. Ayrıca çiçek hastalığı yaygın aşılama sayesinde yeryüzünden silinmiştir. Mpox’da lenf düğümlerinde şişme de olabilir. Yakın zamanda (son bir ay içinde) MPox hastalığının görüldüğü Afrika, Orta Doğu, Avrupa ülkeleri ve ABD gibi ülkelere gitmiş olan kişilerde veya hastalığın daha fazla görüldüğü, örneğin her cinsten seks işçileri gibi, gruplarla yakın teması olan kişilerde veya hasta birinin temas ettiklerinde hastalık belirtilerinin görülmesi Mpox’u düşündürmelidir.
Çiçek aşısı Mpox’dan korur mu?
Çiçek aşısının, Mpox’a karşı yaklaşık %85 oranında koruma sağladığı bildirilmektedir. Ancak çiçek aşısı 1980’den beri uygulanmadığı için günümüzde aşılı kişiler genellikle 40-50 yaş ve üzerindedir. Bu süre zarfında koruma düzeyinin ne kadar sürdüğü belirsizdir. 2022 Mpox salgınında aşılı kişilerde de hastalığa yakalanan olgular görülmüş, ancak aşısız kişilere kıyasla daha az olgu bildirilmiştir. Aşılı kişilerin ev içi bulaşmalarda ve kronik sağlık sorunu olanlarda daha az risk taşıdığı gözlemlenmiştir.
Türkiye’de olgu saptandı mı?
2022 Mpox salgını sırasında Türkiye’de de olgular saptanmıştır. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) verilerine göre, Türkiye’de 12 olgu bildirilmiştir. Kongo’da ortaya çıkan, komşu ülkelere yayılan ve 15 Ağustos tarihinde acil durum ilanı yapılan Mpox salgınıyla bağlantılı olarak Türkiye’de Ağustos 2024 tarihine kadar tanımlanmış bir olgu bulunmamaktadır.
Maymun Çiçeği Hastalığı
Mpox’tan nasıl korunulabilir?
Mpox’tan korunmak için şu önlemler alınabilir:
Hastalığın kontrol altına alınmasında ve toplumda yayılmasında bu önlemler etkili olacaktır.
REFERANSLAR
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)
/in POPÜLER BÜLTENLERİçindekiler
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), dünya genelinde genital sistem ve üreme sağlığı üzerinde ciddi etkileri olan enfeksiyonlardır.
Bu hastalıkların kontrol altına alınması, hem bireysel olarak hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşır. Ancak, kişisel korunma yöntemleri hakkındaki bilgi eksikliği ve yanlış inanışlar, enfeksiyonların yayılmasına ve sosyal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi için laboratuvar testlerinin kullanılması hayati öneme sahiptir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nedir?
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çoğunlukla korunmasız cinsel temasla bulaşan enfeksiyonlardır. Kadınların anatomik yapılarının farklılığından ötürü CYBH etkenleri ile enfekte olma riskleri daha fazladır. Cinsel temasla bulaşan enfeksiyon etkenleri, nadiren de olsa kan nakli, ameliyat, diş tedavileri gibi cerrahi girişimler sırasında bulaşabilir ya da gebelikte anneden bebeğe geçebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 yılında yaptığı bilgi güncellemesine göre, yeryüzünde hergün 1 milyondan fazla kişi cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmaktadır ve bu kişilerin çoğunda herhangi bir belirti görülmemektedir. CYBH’lar her zaman belirti vermeyebilir. Tamamen sağlıklı görünen ve bir enfeksiyonu olduğunu bile bilmeyen kişilerden cinsel yolla bulaşan hastalık kapmak mümkün olabilir. AIDS etkeni HIV virüs enfeksiyonunda kişi uzun yıllar hiç şikayeti olmadan yaşar ve bu esnada cinsel yolla etkeni bulaştırabilir. Keza cinsel yolla bulaşabilen Hepatit B ve Hepatit C virüsünü taşıyanların büyük bölümünde herhangi bir yakınma gözlenmez. Bu durum hastalığın fark edilmeden yayılmasına yol açmaktadır. Tahminen her yıl 374 milyon yeni infeksiyon oluşmaktadır.
Cinsel Yolla Bulaşan Yaygın Görülen Enfeksiyon Etkenleri Ve Sebep Olduğu Belirtiler
Klamidya trakomatis
Cinsel yolla bulaşan bu enfeksiyon, tedavi edilmezse özellikle kadınlarda kısırlık gibi ciddi sonuçlar yaratabilir. Aynı zamanda doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilen bu enfeksiyon, çoğu zaman kadınlarda belirti vermeden ilerler ve bu da enfeksiyonun fark edilmeden partnerlere bulaşmasına yol açabilir.
Neisseria bel soğukluğu
Halk arasında bel soğukluğu olarak bilinen gonore, erkeklerde ve kadınlarda kötü kokulu beyaz akıntıya ve idrar yaparken ağrıya sebep olur. Enfekte kadınların büyük bir kısmında herhangi yakınmaya yol açmaz. Belirti göstermese bile enfekte bireylerin ve partnerlerinin tedavi edilmesi gerekir.
Mycoplasma genitalium/insan
Laboratuvar ortamında “Multipleks PCR” yöntemi dışında tespit edilmesi oldukça zor olan bu bakteri, genital bölgede ciddi inflamatuvar durumlara yol açabilir.
Ureaplasma urealyticum/küçük
Kadın ve erkeklerde normal genital flora içinde bulunabilir. Ancak bazı türleri, üretrit, kısırlık, erken doğum ve ölü doğum gibi ciddi durumlara neden olabilir.
Trikomonas vajinalis
Kadınlarda vajinal, erkeklerde ise üretral enfeksiyonlara neden olur ve cinsel yolla bulaşır.
Gardnerella vajinalis
Vajinitin yaygın nedenlerinden biri olan bu bakteri, kirli beyaz renkli, kötü kokulu akıntıya, kaşıntıya, yanmaya ve cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açar.
Herpes Simplex Virüs Tip 1
Genellikle ağızda uçuk ve yaralara neden olurken, nadiren de olsa genital bölgede de enfeksiyona yol açabilir. Enfeksiyon sonucu oluşan veziküller veya içeriğindeki sıvılar, öpüşme, cinsel temas ve dokunma gibi yollarla başkalarına bulaşabilir.
Herpes Simplex Virüs Tip 2
Genital bölgede oluşan ağrılı yaraların en yaygın sebebidir. Bu virüs, cinsel temas sonrasında 2-20 gün arasında belirtilerini gösterir ve cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir.
Treponema soluk
Sifiliz (frengi) hastalığına yol açan bu bakteri, cinsel temasla bulaşabildiği gibi kan transfüzyonu ile de geçebilir. Ayrıca, hamilelik veya doğum sırasında anneden bebeğe bulaşma riski taşır.
Candida albicans
Kadınlarda sık görülen bu vajinal mantar enfeksiyonu, yanma, kaşıntı, yoğun beyaz akıntı, sık idrara çıkma ve cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkar.
Ayrıca HPV (Human Papilloma Virüs), HBV( Hepatit B), HCV (Hepatit C) ve HIV(İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) kansere zemin hazırlayan CYBH etkenleridir. HPV kadınlarda serviks kanseri, HBV ve HCV karaciğer kanseri HIV enfeksiyonu ise kaposi sarkomu ve beyin lenfoması nedeni olabilir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Önlenmesi
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak mümkündür. Tek eşliliğe yönelmek, doğru kullanıldığında kondom kullanmak HIV dahil olmak üzere birçok CYBH’ye karşı etkili koruma sağlar.
Hepatit B ve HPV için güvenli ve etkili aşılar mevcuttur. Bu aşılar, özellikle genç bireylerde bu enfeksiyonların yayılmasını önlemede önemli bir rol oynar.
Özellikle gençler ve risk gruplarında bilgilendirme ve farkındalık eğitimleri yapmak, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasını önlemede kritik bir öneme sahiptir.
Korunma yöntemlerine rağmen, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona maruz kalma riski her zaman mevcuttur. Erken teşhis ve hızlı tedavi büyük önem taşır. Erken teşhis, tedavi sürecini daha etkili hale getirmekle kalmaz, hastalığın yayılmasını önlemeye de yarar. Bu noktada, enfeksiyon etkeninin çeşitli laboratuvar testleri ile tespit edilmesi kritik bir rol oynar.
Genital Panel Testi ve Erken Teşhis
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenlerinin en sık karşılaşılanlarını içeren ve bu mikroorganizmaların tek bir hasta örneğinde tespit edilmesine yarayan Genital Panel testinde PCR yöntemi kullanılır. Bu sayede, enfeksiyonun kaynağı hızlı bir şekilde belirlenir ve uygun tedaviye başlanabilir.
Genital Panel Testi Nasıl Yapılır?
Erkeklerde, sabah ilk idrar veya son iki saatte idrar çıkmadan alınmış idrar örneği veya üretral sürüntü, kadınlarda servikal sürüntü örneği gereklidir.
Örnek alımı sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, sürüntü örneklerinin özel transport besiyerine konularak laboratuvara ulaştırılmasıdır. Özel transport besiyeri şubelerimizden temin edilebilir.
Doğru ve hızlı bir tanı, enfeksiyonun tedavisine en kısa sürede başlanmasını sağlar ve hastalığın yayılmasını önler.
Genital Panel Test İçeriği
✔ Klamidya trakomatis
✓ Neisseria bel soğukluğu
✓ Mycoplasma genitalium
✓ Mikoplazma hominis
✔ Trikomonas vajinalis
✔ Ureaplasma parvum
✔ Ureaplasma urealyticum
✔ Gardnerella vajinalis
✔ Herpes simpleks virüsü 1
✔ Herpes simpleks virüsü 2
✔ Treponema soluk
✓ Candida albicans
Geçirgen Bağırsak bulguları nelerdir?
/in HaberlerBiruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, “Geçirgen bağırsak bulguları nelerdir?” konusundan bahsediyor.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #GeçirgenBağırsak
Görünenin Ötesi Sergisi
/in HaberlerÇocuklarınızın bilimin büyülü dünyasını keşfetmesini ister misiniz?
Görünenin Ötesi Sergisi, laboratuvar ortamında gerçekleştirilen çeşitli bilimsel deneyler ve etkinlikler aracılığıyla çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Sergi Bilgileri:
🕛 Ziyaret Gün ve Saatleri: 12:00 – 16:00 (Pazar Günü Hariç)
📍 Yer: Barbaros Mah. Fesleğen Sok. No:1/C Ağaoğlu My Office İş Merkezi 3B Ataşehir (Biruni Laboratuvarı Ataşehir-1 Şubesi)
👶 Yaş: Tüm yaş gruplarına açık, uygulamalı alanlar 6 yaş ve üzeri çocuklara yöneliktir.
💸 Ücret: Sergimiz randevu alınarak ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir.
📞 Bilgi ve randevu için: 0850 241 77 88
Çocuklarınızı eğlenceli ve eğitici bir bilim yolculuğuna davet ediyoruz.
#BiruniLaboratuvarı #GörüneninÖtesiSergisi
Hipertansiyondan Korunmak için Omega-3
/in HaberlerHipertansiyondan Korunmak İçin Omega-3
Omega 3 yağ asitleri, damar daralmasını önleyici ve damar genişletici etkileri ile hipertansiyon tedavisine katkı sağlar.
Genişletilmiş Yağ Asitleri Profili Testi, omega 3,6 yağ asitleri profili ve omega 3 indeksi birlikte analiz eder.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #Omega3 #Hipertansiyon
Omega-3 Yağ Asitleri nedir?
/in HaberlerBiruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Tamer Levent, Omega-3 Yağ Asitleri’nin vücudumuz için öneminden bahsediyor.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #Omega3 #YağAsitleri
Mutluluğun Sırrı Mikrobiyotamızda Saklı
/in HaberlerBağırsak-beyin ekseni teorisi, bağırsaktaki mikrobiyota ve metabolitlerinin beyin ile sinyalizasyon mekanizması yoluyla sürekli bir etkileşim halinde olduğunu açıklamaktadır. Örneğin serotonin öncüsü triptofan bağırsakta üretilir ve ruhsal durumu kontrol eden bir nörotransmitter olarak işlev görür. Depresyon, kaygı, iştah bozukluğu, uyku ve hafıza sorunları bağırsak mikrobiyota ve serotonin yapımı ile ilgili olabilir.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #Mikrobiyota #Serotonin
Non-Çölyak Gluten Duyarlılığı
/in HaberlerKarın ağrısı, şişkinlik, gaz, kronik yorgunluk, kas ağrıları Non-Çölyak (Çölyak Olmayan) Gluten Duyarlılığının en sık karşılaşılan bulgularıdır.
ALCAT Gıda Duyarlılık Testi, Yale Üniversitesi tarafından doğruluğu ve etkinliği kanıtlanmış bir gıda duyarlılık testidir. Panel genişliği seçimine göre 250’ye varan gıdanın yanı sıra gluten, kazein ve candida duyarlılığını da analiz eder.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #Çölyak #ALCAT
Non-Çölyak belirtileri nelerdir?
/in HaberlerBiruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, Non-Çölyak Gluten Duyarlılığı’nın neden olduğu bulguları ve tanı testlerini anlatıyor.
#BiruniLaboratuvarı #TıbbiTahlilLaboratuvarı #Çölyak #ALCAT
Çölyak Hastalığı Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
Çölyak hastalığı, besinlerdeki buğday, arpa ve çavdarda bulunan gluten adı verilen bir proteine karşı ince bağırsağın hassasiyeti ile ortaya çıkar. Bu durum, besinlerin emilimini engeller ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren bir hastalıktır.
Çölyak Hastalığının Çeşitleri Nelerdir?
Çölyak hastalığı, farklı belirtiler ve tanı yöntemleri ile birkaç çeşide ayrılır:
Klasik Çölyak Hastalığı:
Sindirim sistemi semptomları ile karakterizedir. Daha çok çocuk popülasyonunda görülür.
Klasik Olmayan Çölyak (atipik) Hastalığı:
Sindirim sistemi dışı belirtiler gözlenir.
Klinik Öncesi Çölyak Hatalığı:
Klinik tanımlama eşiğinin altında bulguları olan hastaları kapsar. Sessiz Çölyak hastalığı olarak da adlandırılır.
Potansiyel Çölyak Hastalığı:
Klasik ve klasik olmayan bulgular görülebilir veya tamamen semptomsuz olabilir.
Refrakter Çölyak Hastalığı:
Gluten içermeyen diyete rağmen semptomlar devam eder.
Çölyak Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Çölyak hastalığı, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Hastalığın gelişmesinde rol oynayan başlıca nedenler:
Genetik Yatkınlık:
HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genleri ile ilişkilidir.
Çevresel Faktörler:
Enfeksiyonlar, erken yaşta gluten tüketimi, bağırsak mikrobiyotasındaki değişiklikler.
Çölyak Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Çölyak hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak yaygın belirtiler şunlardır:
Çölyak Hastalığının Tanı Yöntemleri
Çölyak hastalığı tanısı, bir dizi test ve inceleme ile konur:
Kan Testleri:
Anti-tTG, EMA ve DGP antikor testleri.
Endoskopi ve Biyopsi:
İnce bağırsak biyopsisi, bağırsak hasarını doğrulamak için yapılır.
Genetik Testler:
HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genlerinin varlığı kontrol edilir.
Çölyak Testi Nedir? Çölyak Testi Nasıl Yapılır?
Çölyak testi, kandaki belirli antikorları tespit ederek çölyak hastalığını teşhis etmeye yardımcı olur. Yaygın çölyak testleri:
Anti-tTG (Anti-doku transglutaminaz)
EMA (Anti-endomisyum antikoru)
DGP (Deamidated gliadin peptide)
Test, genellikle kan örneği alınarak yapılır. Pozitif sonuç durumunda, endoskopi ve biyopsi ile kesin tanı konur.
Çölyak Hastalarının Beslenmesinde Dikkat Etmesi Gerekenler
Çölyak hastalarının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için glutensiz bir diyet benimsemeleri şarttır. Dikkat edilmesi gereken noktalar:
Çölyak Hastaları Neler Yiyebilir?
Çölyak hastalarının güvenle tüketebileceği besinler:
Çölyak Hastaları Neler Yiyemez?
Çölyak hastalarının kaçınması gereken besinler:
Biruni Sağlıklı Yaşam Laboratuvarı Danışmanı ve Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Süreyya Şahinoğlu, Non-Çölyak Gluten Duyarlılığı’nın neden olduğu bulguları ve tanı testlerini anlatıyor.