Beyaz Kan Eksikliği (Lökopeni): Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
Beyaz kan hücreleri (lökositler), vücudun bağışıklık sisteminin önemli bir parçasıdır. Bunlar, mikroplarla ve enfeksiyonlarla savaşan, vücudu hastalıklardan koruyan hücrelerdir. Ancak bazen beyaz kan hücrelerinin sayısı düşebilir, bu duruma “beyaz kan eksikliği” veya tıbbi adıyla “lökopeni” denir.
Beyaz Kan Eksikliği Nedir?
Lökopeni, kandaki beyaz kan hücrelerinin sayısının normalden daha düşük olduğu bir durumdur. Normalde, bir mikrolitre kan içinde binlerce beyaz kan hücresi bulunur. Ancak lökopeni durumunda bu sayı önemli ölçüde azalabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Nedenleri
Lökopeni birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Bunlar arasında:
Kemoterapi veya Radyasyon Tedavisi
Kanser tedavisi için kullanılan kemoterapi veya radyoterepi, kemik iliğindeki kan hücrelerinin üretimini etkileyebilir.
Enfeksiyonlar
Bazı enfeksiyonlar, beyaz kan hücrelerini tüketebilir veya kemik iliğinin üretimini engelleyebilir.
İlaçlar
Bazı ilaçlar, beyaz kan hücrelerini olumsuz etkileyebilir.
Kemik İliği Bozuklukları
Kemik iliği hastalıkları, beyaz kan hücrelerinin üretimini etkileyebilir.
Bağışıklık Sistemi Bozuklukları
Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sistemi hücrelerine saldırarak lökopeniye neden olabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Belirtileri
Lökopeni belirtileri enfeksiyon riskinin artması nedeniyle genellikle enfeksiyon belirtileriyle ilişkilidir. Bu belirtiler arasında ateş, tekrarlayan enfeksiyonlar, halsizlik ve genel olarak kişinin kendisini kötü hissetmesi olabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Tedavisi
Lökopeni tedavisi altta yatan nedenin tedavisi ile mümkün olabilir. Beyaz kan eksikliği veya lökopeni ciddi bir durum olabilir, bu nedenle bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçmek önemlidir.
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/11/Beyaz-Kan-Eksikligi.png6271030İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/WhatsApp-Image-2023-10-27-at-16.50.33.jpegİskender Maraş2023-11-22 09:05:412023-11-22 09:21:59Beyaz Kan Eksikliği Nedir?
CRP Nedir? C-reaktif proteinin kısaltmasıdır ve karaciğer tarafından üretilen bir proteindir. Vücudumuz, enfeksiyon, tümör veya travma gibi çeşitli durumlara karşı karmaşık bir savunma yanıtı geliştirir. Bu yanıtın bir parçası olarak, serum CRP konsantrasyonu artar, vücut ısısı yükselir ve akyuvar sayısı artar. Bu fizyolojik yanıt, enfeksiyona veya enflamasyona neden olan etkeni ortadan kaldırmayı, doku hasarını azaltmayı ve vücudun tamir mekanizmasını harekete geçirmeyi amaçlar.
Sağlıklı bireylerde, serum CRP (C-reaktif protein) konsantrasyonları genellikle çok düşüktür. Ancak bu yanıt başladığında, CRP seviyeleri hızla yükselir ve 24 saat içinde 1000 kata kadar artabilir. CRP seviyelerini artıran etken ortadan kaldırıldığında, serumdaki CRP miktarı 18-20 saat içinde normale döner.
CRP (C-reaktif protein) Değeri Nasıl Ölçülür?
CRP seviyeleri ölçülmek istendiğinde, bir laboratuvar testi kullanılır. Bu test için kan örneği alınarak, kan serumundaki CRP konsantrasyonu ölçülür.
CRP testi, açlık veya tokluk durumundan etkilenmez.
CRP seviyelerinin ölçülmesi, birçok hastalığın teşhisinde ve tedavi takibinde önemli olduğundan sağlıkla ilgili bir sorun olduğunda bilgilendirici ve önemli bir araçtır.
CRP (C-reaktif protein) Neden Ölçülür?
Enfeksiyonlar
Vücudunuzda enfeksiyon olup olmadığını belirlemek için CRP seviyeleri ölçülebilir. Enfeksiyonlar, CRP seviyelerini artırabilir.
İltihaplı (Enflamatuvar) Hastalıklar
Birçok enflamatuvar hastalık, CRP seviyelerinde yükselmeye neden olabilir. CRP testi, bu tür hastalıkların teşhisinde ve tedavi takibinde kullanılabilir.
Tümör Oluşumu veya Metastaz
Bazı kanser türleri, CRP seviyelerinin artmasına yol açabilir. CRP testi, kanser teşhisine ve tedavi sonuçlarının izlenmesine yardımcı olabilir.
Kalp Krizi ve İnme Riski
Kalp damar hastalıkları, özellikle kalp krizi ve inme riski ile ilişkilendirilmiştir. Yüksek CRP seviyeleri, bu tür kardiyovasküler riskleri belirlemeye yardımcı olabilir.
Tedavi Yanıtı
Belirli bir hastalığın tedavisi sırasında, CRP seviyeleri tedaviye ne kadar iyi yanıt verildiğini değerlendirmek için izlenebilir. Tedavi sonuçlarının takibi için bu test kullanılır.
Ayrıca, gebelik sırasında hafif bir CRP artışı görülebilir. Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi alan kadınlarda da CRP artışı gözlenebilir. Sigara içenlerde ve obezite sorunu yaşayanlarda, CRP seviyeleri genellikle daha yüksek olabilir.
CRP (C-reaktif protein) Değeri Nasıl Düşürülür?
CRP seviyelerini düşürmek için öncelikle altta yatan nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir. CRP seviyeleri genellikle bir sağlık sorununun belirleyicisi olarak yükselir, bu nedenle temel hedef, bu sorunun nedenini ele almak ve düzeltmektir. Örneğin, enfeksiyon varsa uygun antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. İltihaplanma veya inflamatuvar bir hastalık sorumluyken, uygun tedavi planlaması yapılmalıdır.
Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri CRP seviyelerini düşürebilir ve genel sağlığınızı iyileştirebilir. CRP seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilecek bazı yaşam tarzı önerileri:
Sağlıklı Beslenme
Düşük doymuş yağ, yüksek lifli ve antioksidan içeriği yüksek gıdalarla beslenmek, iltihaplanma riskini azaltabilir. Özellikle sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık ve sağlıklı yağlar (örneğin, zeytinyağı) içeren bir diyet benimsemek önemlidir.
Fiziksel Aktivite
Düzenli egzersiz, vücut ağırlığını kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir ve iltihaplanma düzeylerini azaltabilir. Haftada en az 150 dakika orta şiddetli aerobik aktivite veya daha yoğun egzersizler önerilir.
Sigara ve Alkol Kullanımı
Sigara içmek ve aşırı alkol tüketimi iltihaplanmayı artırabilir. Bu nedenle sigarayı bırakmak ve alkol tüketimini sınırlamak önemlidir.
Stres Yönetimi
Kronik stres, iltihaplanmayı artırabilir. Stres yönetimi teknikleri, CRP seviyelerini düşürebilir.
Kilo Kontrolü
Fazla kilolu veya obez olmak, iltihaplanma riskini artırabilir. Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak veya kilo vermek, CRP seviyelerini düşürebilir.
İyi Uyku Alışkanlıkları
Yetersiz uyku, iltihaplanmayı artırabilir. Her gece yeterli ve kaliteli uyku almaya çalışmak önemlidir.
İlaç ve Takviyeler
Bazı durumlarda, doktorunuzun önerdiği ilaçlar veya takviyeler (örneğin, omega-3 yağ asitleri) CRP seviyelerini düşürebilir.
CRP seviyeleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, bu nedenle bireysel bir sağlık planı oluşturmak için hekimlerin yönlendirmelerini takip etmek önemlidir. Bu önerilere uyarak hem CRP seviyelerini düşürebilir hem de genel sağlığınızı iyileştirebilirsiniz.
CRP (C-reaktif protein) Düşüşü Ne Anlama Gelir?
CRP seviyelerinin düşük olması genellikle iyi bir sağlık durumunu yansıtır. CRP seviyelerinin düşük olmasının anlamları:
Düşük Risk
CRP seviyeleri düşük olduğunda, kalp damar hastalıkları veya enflamatuvar hastalıklar açısından düşük bir risk taşıdığınızı gösterebilir. Düşük CRP seviyeleri, damar duvarlarında oluşabilecek iltihaplanma riskinin az olduğunu işaret edebilir.
İyi Tedavi Yanıtı
Önceden belirli bir hastalığınız varsa ve bu hastalığın tedavisine yanıt olarak CRP seviyeleriniz düşmüşse, bu tedavinin etkili olduğunu ve hastalığınızın kontrol altına alındığını gösterebilir. Örneğin, şiddetli bir bakteriyel enfeksiyon sonrasında antibiyotik tedavisi uygulandığında, CRP seviyelerinin düşmesi enfeksiyonun ortadan kalktığını ve iyileşme sürecinin başladığını işaret edebilir.
İltihaplanma Olmaması
Düşük CRP seviyeleri, vücudunuzda belirgin bir iltihaplanma olmadığını gösterebilir. İltihaplanma, birçok sağlık sorununun belirleyicisi olabilir, bu nedenle düşük CRP seviyeleri olumlu bir işaret olabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, CRP seviyeleri sadece bir sağlık durumu hakkında genel bir gösterge sunar ve kesin bir teşhis koymak için diğer klinik bulgular ve testlerle birlikte değerlendirilmelidir. Herhangi bir sağlık sorununuz veya tedavi planınız varsa, hekimlerin yönlendirmelerini takip etmek önemlidir.
Dr. Süreyya ŞAHİNOĞLU
Klinik Biyokimya Uzmanı Biruni Sağlıklı Yaşam Danışmanı
Fibromiyalji ve Kronik Inflamasyon
09.11.2023 | 20:00 | İnstagram Canlı Yayın
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/11/Adsiz-tasarim.png10801920İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/WhatsApp-Image-2023-10-27-at-16.50.33.jpegİskender Maraş2023-11-08 15:13:222023-11-08 15:17:15Sağlıklı Yaşam Canlı Yayın Günleri
Antistreptolizin O (ASO) Nedir? ; hemolitik streptokokların salgıladığı streptolizin toksinine karşı oluşan bu antikorlar, streptokok bakterilerinin yaydığı toksinlere karşı vücudun savunma mekanizmasını oluşturur. ASO testi, kanda bu antikorların seviyesini ölçer ve bu sayede streptokok enfeksiyonlarının varlığı ve şiddeti hakkında bilgi sağlar. ASO testi, özellikle boğaz ağrısı, cilt enfeksiyonları gibi streptokok enfeksiyonlarından sonra ortaya çıkan komplikasyonların teşhisinde kullanılır.
ASO Normal Değeri Nedir?
ASO testinin normal değeri genellikle 0-200 IU/mL arasında değişir. Ancak, bu değer laboratuvarlara ve kişinin yaşına bağlı olarak farklılık gösterebilir. Çocuklarda ve gençlerde ASO düzeyi genellikle daha yüksektir. Test sonuçlarınızı doktorunuzla birlikte değerlendirerek daha kesin bir yorum alabilirsiniz.
ASO Yüksekliği Nedir ve Neden Önemlidir?
ASO yüksekliği, kandaki antistreptolizin O seviyesinin normalin üzerinde olması durumudur. Bu durum genellikle yakın zamanda bir streptokok enfeksiyonu geçirildiğini gösterir. Yüksek ASO seviyeleri, özellikle romatizmal ateş ve glomerülonefrit gibi komplikasyonların teşhisinde önemlidir. Romatizmal ateş, kalp kapaklarını etkileyebilir ve kalıcı kalp rahatsızlıklarına yol açabilir. ASO yüksekliğinin erken tespiti, bu tür komplikasyonların önlenmesinde önemlidir.
ASO Neden Yükselir?
ASO seviyesi, streptokok bakterilerine karşı vücudun bir savunma tepkisi olarak yükselir. Streptokok enfeksiyonları, özellikle boğaz ağrısı ve cilt enfeksiyonları gibi hastalıklara neden olabilir
ASO Yüksekliğine Neden Olan hastalıklarda Belirtiler Nelerdir?
ASO yüksekliği belirtileri genellikle streptokok enfeksiyonunun belirtileriyle aynıdır. Boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü, ateş, kızarık ve şişmiş bademcikler, baş ağrısı ve halsizlik bu belirtiler arasında sayılabilir. Ayrıca, romatizmal ateş gibi komplikasyonlar gelişmişse, eklem ağrıları, döküntüler ve kalp problemleri de görülebilir.
ASO Düşüklüğü Nedir?
ASO düşüklüğü, kanda antistreptolizin O seviyesinin normalin altında olduğu durumdur. Bu durum genellikle streptokok enfeksiyonu geçirilmemiş olduğu veya vücudun bu enfeksiyonlara karşı yeterli bir tepki göstermediği anlamına gelir. ASO düşüklüğü genellikle bir sorun olarak kabul edilmez ve özellikle sağlıklı bireylerde normal olarak kabul edilir.
ASO ne zaman yükselir
ASO genellikle kişinin sterptokok enfeksiyonu geçirmesinden sonra 1-2 hafta içinde yükselmeye başlar. Ancak enfeksiyon geçtikten sonra vücuttan atılması 10-12 ayı bulabilir.
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/Bir-baslik-ekleyin-4.png7301200İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/WhatsApp-Image-2023-10-27-at-16.50.33.jpegİskender Maraş2023-10-24 09:10:002023-10-24 09:12:35ASO Nedir? Antistreptolizin O Nedir?
○ Kızarıklık
Artrit (Eklem İltihabı) bulguları olabilir.
İnflamasyonu (iltihabı) gösteren laboratuvar belirteçleri ile inflamasyonun yönetimi mümkündür.
12 Ekim Dünya Artrit Günü
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/1.png10801080İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/WhatsApp-Image-2023-10-27-at-16.50.33.jpegİskender Maraş2023-10-23 08:57:042023-10-23 08:57:0412 Ekim Dünya Artrit günü
PSA testi, prostat spesifik antijen (PSA) adı verilen bir proteinin kan seviyesinin ölçümüdür. PSA, erkeklerde bulunan prostat bezi tarafından salgılanır.
PSA Yüksekliği Nedir?
PSA yüksekliği, kan dolaşımında normalden fazla prostat spesifik antijen (PSA) bulunması durumudur. PSA seviyesinin yüksek olması, prostat bezinin büyümesi, prostatit (prostat iltihabı) veya prostat kanseri gibi sağlık sorunlarının göstergesi olabilir. Ancak, PSA seviyesi yüksek olan her erkekte prostat kanseri bulunmayabilir. Diğer faktörler de PSA seviyesini etkileyebilir, bu nedenle PSA yüksekliği tek başına kesin bir tanı aracı değildir.
İyi huylu prostat hiperplazisi (BPH) gibi kanser dışı prostat büyümesi durumları PSA seviyelerini yükseltebilir.
İleri yaş:
Prostat problemleri olmasa bile PSA seviyeleri, yaşlandıkça yavaş yavaş yükselir.
Prostatit:
Prostat bezinin enfeksiyonu veya iltihaplanması olan prostatit PSA seviyelerini yükseltebilir.
Cinsel aktivite:
PSA’nın kısa yükselmesine neden olabileceği için erkeklerin testten önce bir veya iki gün boyunca cinsel aktiviteden kaçınması önerilmektedir.
Bazı ürolojik prosedürler:
Prostat biyopsisi veya sistoskopi gibi, doktor muayenesi sırasında gerçekleştirilen bazı prosedürler PSA seviyelerini yükseltebilir.
Bazı ilaçlar:
Testosteron gibi erkeklik hormonları seviyelerini yükselten ilaçlar almak PSA’da artışa neden olabilir.
PSA Değeri Kaç Olmalıdır?
PSA değeri, yaşa, prostat bezinin büyüklüğüne ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, PSA değeri 4 ng/mL’nin altında olarak kabul edilir. Ancak, bu değer sadece bir rehberdir. PSA seviyesi 4-10 ng/mL arasında olan erkeklerde prostat kanseri riski artar. 10 ng/mL’nin üzerindeki PSA seviyeleri daha yüksek bir risk taşır. Ancak, bu değerler kesin değildir ve PSA seviyesi yüksek olan erkeklerde bile prostat kanseri bulunmayabilir. Bu nedenle, PSA test sonuçlarını değerlendirirken doktorunuzun önerilerini dikkate almanız önemlidir.
PSA testi ile ilgili sık sorulan sorular
PSA Testi İçin Uygun Yaş Aralığı Nedir?
PSA testine genellikle 50 yaş ve üzerindeki erkeklerde bakılır. Ancak, ailesinde prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde bu yaş daha erken olabilir, genellikle 40 veya 45 yaşında başlanır.
PSA Kan Testi Nasıl Yapılır?
PSA kan testi, kan örneği alınarak yapılır. Koldaki damardan alınan kan örneği, laboratuvarda PSA düzeyini ölçmek için analiz edilir.
PSA Testi Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
PSA testi yaptırmadan önce, doktorunuzla konuşarak testin ne zaman yapılacağına, nasıl yapılacağına ve test sonuçlarının ne anlama geldiğine dair bilgi almalısınız. Ayrıca, test öncesi cinsel aktivite ve prostat muayenesi gibi PSA seviyesini etkileyebilecek aktivitelerden kaçınmanız gerekebilir.
PSA Testinde Yapılan Diğer Tetkikler Nelerdir?
PSA testi yanında genellikle dijital rektal muayene (DRM) adlı bir test daha yapılır. Bu testle doktor, prostatın boyutunu, şeklini ve dokusunu değerlendirir. Ayrıca, biyopsi, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya bilgisayarlı tomografi (BT) gibi daha ayrıntılı tetkikler de yapılabilir.
PSA Değerlerinin Yaşa Göre Değişimi
Evet, PSA değerleri yaşla birlikte doğal olarak artabilir. Ancak, bu artış genellikle hafif olup, belirgin bir yükselme prostat problemlerinin bir göstergesi olabilir.
PSA Dışında Kullanılan Yeni Prostat Kanseri Belirteçleri
Evet, PSA dışında prostat kanserini tespit etmek için kullanılan başka belirteçler de vardır. Örnek olarak, PHI (Prostat Sağlığı İndeksi), 4Kscore ve PCA3 testi gibi belirteçler bulunmaktadır. Ancak, bu belirteçlerin kullanılması için doktorunuzun önerisine ihtiyacınız vardır.
Pankreas nedir? Midenin arkasında bulunan bir organımızdır. Temel olarak iki önemli görevi yerine getirmektedir.
Pankreas tarafından üretilip ince bağırsaklara salgılanan sindirim enzimleri proteinlerin, yağların ve karbonhidratların parçalanmasını sağlayarak besin maddelerinin emilimini kolaylaştırır.
Kan şekerini düzenleyen hormonlar olan insülin ve glukagon pankreas tarafından üretilir. İnsülin, kan şekeri seviyesini düşürerek hücrelere glikozun girişini sağlar ve fazla şekerin depolanmasını teşvik eder. Glukagon ise kan şekeri seviyesini yükselterek depolanan glikozun serbest bırakılmasını sağlar.
Pankreasın bu hormonlar aracılığıyla kan şekeri seviyelerini dengelemesi, vücutta enerji düzenlemesini sağlar.
Pankreas Hastalıkları Nelerdir?
Akut pankreatit
Akut pankreatit olan kişilerde genellikle:
Sırta-bele kuşak şeklinde yayılan sancılar şeklinde ortaya çıkan karın ağrısı,
Pankreasın bulunduğu bölgede, aniden ortaya çıkan şiddetli karın ağrısı, Ateş,
Mide ağrısı ve mide bulantısı gibi şikâyetler görülür.
Belirtiler kişiden kişiye ve hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterebilir.
Kronik Pankreatit
Pankreasta tekrar eden iltihaplanmalar ve hücre hasarının devam etmesi sonucunda, pankreasta kalıcı hasarlar kronik pankreatite neden olur.
Kalıtsal kronik pankreatit
Aileden genler yoluyla aktarılan bu hastalık, kronik pankreatitle benzer.
Otoimmun Pankreatit
Vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması otoimmünite olarak adlandırılır. Bu tip pankreatit belirtileri diğerleri ile benzerdir. ,
Pankreas kanseri
Pankreas kanseri, pankreas hücrelerinde meydana gelen yapısal ve genetik değişikliklerin sonucunda ortaya çıkan bir kanser türüdür.
Pankreas kanseri, belirli semptomlara yol açmadan uzun bir süre boyunca sessizce ilerleyebilir ve bu nedenle genellikle ileri aşamada teşhis edilir.
Erken teşhis ve uygun tedavi seçenekleri, hastalığın seyrini iyileştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir. Bu nedenle, pankreas kanseri belirtilerini fark eden kişilerin bir doktora danışması önemlidir.
Pankreas Kanseri Tipleri Nelerdir?
Pankreas kanseri, genellikle iki ana tipte sınıflandırılır: ekzokrin tümörler ve nöroendokrin tümörler.
Ekzokrin Tümörler:
Pankreas kanserlerinin yaklaşık %93’ünü oluşturur.
Nöroendokrin Tümörler:
Pankreastaki nadir görülen tümörlerin yaklaşık %7’sini oluşturur. Nöroendokrin tümörler, endokrin hücrelerden köken alır ve bazı durumlarda aşırı hormon üretimi yapabilir. Hormon tipine bağlı olarak farklı isimler alırlar. Örneğin, insülinoma, aşırı miktarda insülin hormonu salgılayan hücrelerden kaynaklanan bir nöroendokrin tümördür.
Pankreas kanserleri ayrıca yerleşim yerlerine göre de sınıflandırılır. Pankreas başı tümörleri en yaygın olanlardır ve genellikle komşu dokulara baskı yaparak erken semptomlar gösterir. Pankreasın gövde ve kuyruk bölgelerinde yerleşen tümörlerde ise semptomlar daha geç ortaya çıkabilir, bu da erken teşhis olasılığını azaltabilir.
Pankreas Kanseri Semptomları Nelerdir?
Pankreas kanseri, erken aşamalarda genellikle belirti vermez ancak her pankreas kanseri vakası farklı olabilir ve semptomlar kişiden kişiye değişebilir. Yaygın semptomları arasında şunlar yer alır:
Üst Karın Ağrısı:
Pankreas kanseri genellikle üst karın bölgesinde ağrıya yol açar. Bu ağrı sırt bölgesine yayılabilir, özellikle yemeklerden sonra ve uzanırken şiddetlenebilir, öne doğru eğilmekle azalabilir.
Sarılık:
Pankreas kanseri, tıkanıklığa neden olan safra kanallarını etkileyebilir, bu da sarılığa yol açar. Cilt ve gözlerde sararma görülebilir.
Yorgunluk ve İştah Kaybı:
Pankreas kanseri, enerji düzeylerini etkileyebilir ve yorgunluk hissine neden olabilir. İştah kaybı ve buna bağlı olarak kilo kaybı da yaygın semptomlardır.
Sindirim Sorunları:
Pankreas kanseri, sindirim sistemi üzerinde etkili olabilir. Şişkinlik, hazımsızlık, ishal veya kabızlık gibi sindirim sorunları görülebilir.
Diyabet:
Pankreas kanseri, pankreasın insülin üreten hücrelerini etkileyebilir ve yeni ortaya çıkan veya kötüleşen bir diyabet durumuna yol açabilir.
Mide Bulantısı ve Kusma:
Pankreas kanseri ilerledikçe mide bulantısı ve kusma gibi sindirim sorunları artabilir.
Kaşıntı:
Pankreas kanserinde nadiren görülen bir semptom olmasına rağmen, bazı durumlarda kaşıntı görülebilir. Bu genellikle tüm vücutta yaygın bir kaşıntı olarak ortaya çıkar.
Bu semptomlar, pankreas kanseri durumunda görülebilecek yaygın belirtilerdir. Ancak, bu semptomlar başka sağlık sorunlarıyla da ilişkili olabilir, bu nedenle bir doktor tarafından değerlendirilmeleri önemlidir. Eğer bu semptomlarla karşılaşıyorsanız veya endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
Pankreas Kanseri Kimlerde Olur?
Türkiye’de, pankreas kanseri en sık görülen 10 kanser türü arasında yer alır ve pankreas kanserine bağlı ölüm oranı, diğer daha yaygın kanser türlerine kıyasla daha yüksektir.
Pankreas kanseri her iki cinsiyeti de etkileyebilir, ancak istatistiklere göre erkeklerde kadınlara kıyasla bir miktar daha yaygın görülür. İleri yaş gruplarında daha sık ortaya çıkar, genellikle 60 yaşın üzerindeki kişilerde daha sık teşhis edilir.
Pankreas Kanserinde Risk Faktörleri Nelerdir?
Pankreas kanseri, çeşitli risk faktörlerinin etkisiyle gelişebilir. Bu risk faktörleri genetik, yaşam tarzı ve çevresel faktörler arasında yer alır. İşte pankreas kanseri için başlıca risk faktörleri:
Sigara ve Tütün Kullanımı:
Sigara içenlerde pankreas kanseri riski sigara içmeyenlere göre daha yüksektir.
Obezite:
Özellikle bel çevresinde yoğunlaşmış yağlanma, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Diyabet:
Özellikle obezite ile ilişkili tip 2 diyabet varlığı pankreas kanseri için bir risk faktörüdür. İleri yaşlarda veya normal kiloya sahip olmasına rağmen yeni diyabet tanısı alan kişilerde pankreas kanseri şüphesi doğabilir.
Maruziyet:
Kimyasal boyalar, tozlar veya bazı temizlik maddelerine sürekli maruz kalmak, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Kronik Pankreatit:
Kronik pankreatit, pankreas iltihabıdır ve uzun süreli inflamasyon pankreas kanseri riskini artırabilir.
Alkol Tüketimi:
Aşırı alkol tüketimi, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Kalıtımsal Faktörler:
Bazı kalıtımsal sendromlar ve ailelerden çocuğa geçen mutasyonlar, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Yaş ve Cinsiyet:
45 yaşından sonra pankreas kanseri riski artar. Ayrıca erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülme eğilimi vardır.
Siyah Ten:
Siyah tenli bireylerde pankreas kanseri riski, diğer ırklara göre biraz daha yüksek olabilir.
Her pankreas kanseri vakası bu risk faktörlerinden etkilenmeyebilir ve bazı vakalarda risk faktörleri olmadan da pankreas kanseri gelişebilir. Önemli olan, bu risk faktörlerinin bilincinde olmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir.
Pankreas hastalıklarında tanı;
Pankreas tarafından üretilen amilaz enziminin normal değerin 4-6 katına çıkması ve özellikle lipaz enziminin yüksek seviyeleri pankreas hastalıklarında tanıda önemlidir. Ayrıca tanıda karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve CA 19-9 ve CEA bakılabilir.
Doktorunuz gerekli görürse, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), ultrasonografi (USG) gibi görüntüleme yöntemleri ile pankreas ve safra yolu kanalında iltihaplanma ya da tıkanıklık olup olmadığı belirlenebilir.
Çocuklarda güçlü bir bağışıklık sistemi için vitamin ve mineraller kritik önem taşır.
Vitamin ve minarellerin kanda ölçümü ile çocuğunuzun ihtiyacını belirliyerek bağışıklığını destekleyebilirsiniz.
https://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/09/WhatsApp-Image-2023-08-18-at-09.50.52.jpeg10801080İskender Maraşhttps://biruni.com.tr/wp-content/uploads/2023/10/WhatsApp-Image-2023-10-27-at-16.50.33.jpegİskender Maraş2023-09-07 10:42:082023-09-07 10:42:08Okula Dönüş ve Çocuklarda Güçlü Bağışıklık
Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.
Kesinlikle gerekli çerezler
Çerez ayarları tercihlerinizi kaydedebilmemiz için kesinlikle gerekli çerezler her zaman etkin olmalıdır.
Bu çerezi devre dışı bırakırsanız, tercihlerinizi kaydedemeyiz. Bu da, bu web sitesini her ziyaret ettiğinizde çerezleri tekrar etkinleştirmeniz veya devre dışı bırakmanız gerekeceği anlamına gelir.
Ek çerezler
Bu web sitesi aşağıdaki ek çerezleri kullanır:
Performans çerezleri
Performans çerezleri, ziyaretçilere daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaya yardımcı olan web sitesinin temel performans indekslerini anlamak ve analiz etmek için kullanılır.
İşlevsel çerezler
İşlevsel çerezler, web sitesinin içeriğini sosyal medya platformlarında paylaşmak, geri bildirim toplamak ve diğer üçüncü taraf özellikleri gibi belirli işlevlerin gerçekleştirilmesine yardımcı olur.
Analiz çerezleri
Analitik çerezler, ziyaretçilerin web sitesiyle nasıl etkileşime girdiğini anlamak için kullanılır. Bu çerezler, ziyaretçi sayısı, hemen çıkma oranı, trafik kaynağı vb. Gibi ölçümler hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur.
ÇEREZ
SÜRE
AÇIKLAMA
_ga
2 Yıl
Google Analytics tarafından yüklenen _ga çerezi, ziyaretçi, oturum ve kampanya verilerini hesaplar ve ayrıca sitenin analiz raporu için site kullanımını takip eder. Çerez, bilgileri anonim olarak saklar ve benzersiz ziyaretçileri tanımak için rastgele oluşturulmuş bir sayı atar.
_ga_D0Q0R9HZ06
Süresiz
Bu çerez, Google Analytics tarafından yüklenir.
_gat_UA-74655999-1
1 Dakika
Web sitesi sahiplerinin ziyaretçi davranışını izlemesine ve site performansını ölçmesine olanak sağlamak için Google Analytics ve Google Etiket Yöneticisi tarafından ayarlanan _gat çerezinin bir varyasyonu. Addaki desen öğesi, ilgili olduğu hesabın veya web sitesinin benzersiz kimlik numarasını içerir.
_gcl_au
3 Ay
Hizmetlerini kullanan web sitelerinin reklam verimliliğini denemek için Google Etiket Yöneticisi tarafından sağlanmıştır.
_gid
1 Gün
Google Analytics tarafından yüklenen _gid çerezi, ziyaretçilerin bir web sitesini nasıl kullandığına ilişkin bilgileri depolarken aynı zamanda web sitesinin performansına ilişkin bir analiz raporu oluşturur. Toplanan verilerden bazıları, ziyaretçi sayısını, bunların kaynağını ve anonim olarak ziyaret ettikleri sayfaları içerir.
Pazarlama çerezleri
Pazarlama çerezlerini kabul ettiğinizde, ilgi alanlarınıza uyan uygun içeriği sunmamız için cihazınıza çerezler yerleştirmemize izin vermiş olmaktasınız. Bu çerezler, ilgi alanlarından oluşan bir profil oluşturmak ve bizim sitelerimizde ve üçüncü taraf sitelerde size uygun içerikler göstermek üzere reklam ortaklarımız tarafından veya bizim tarafımızdan web sitemiz üzerinden ayarlanabilmektedir. İlgi alanlarına uyan içerikler sunabilmek için, sitemizde bize sağladığınız kişisel bilgilerle birlikte etkileşimlerinizi kullanmaktayız. Üçüncü taraf sitelerde size uygun içerikler sunmak için, bu bilgileri paylaşacağız ve şifrelenmiş bir e-posta adresi veya cihaz kimliği gibi bir müşteri tanıtıcısını reklam platformları ve sosyal ağlar gibi üçüncü taraflarla paylaşacağız. Pazarlama çerezlerini kabul etmek istemezseniz, bu çerezleri cihazınıza yerleştirmeyeceğiz ve bu durumda sunduğumuz içerikler size daha az uygun olabilir.
ÇEREZ
SÜRE
AÇIKLAMA
_fbp
3 Ay
Bu tanımlama bilgisi, Facebook tarafından, web sitesini ziyaret ettikten sonra Facebook’ta veya Facebook reklamcılığı tarafından desteklenen bir dijital platformda reklam görüntülemek üzere ayarlanır.
datr
2 Yıl
Bu çerez, oturum açmış kullanıcıdan bağımsız olarak Facebook'a bağlanmak için kullanılan web tarayıcısını tanımlamaktır. Bu tanımlama bilgisi, Facebook'un güvenlik ve site bütünlüğü özelliklerinde önemli bir rol oynar.
fr
3 Ay
Facebook bu tanımlama bilgisini, Facebook pikseli veya Facebook sosyal eklentisi olan sitelerde, web genelinde kullanıcı davranışını izleyerek kullanıcılara alakalı reklamlar gösterecek şekilde ayarlar.
sb
2 Yıl
Facebook tarafından kullanılan bir çerezdir.
Tercihlerinizi kaydedebilmemiz için lütfen önce Kesinlikle gerekli çerezleri etkinleştirin!
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR!
/in HaberlerKADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR!
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ
“Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Beyaz Kan Eksikliği Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
Beyaz Kan Eksikliği (Lökopeni): Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
Beyaz kan hücreleri (lökositler), vücudun bağışıklık sisteminin önemli bir parçasıdır. Bunlar, mikroplarla ve enfeksiyonlarla savaşan, vücudu hastalıklardan koruyan hücrelerdir. Ancak bazen beyaz kan hücrelerinin sayısı düşebilir, bu duruma “beyaz kan eksikliği” veya tıbbi adıyla “lökopeni” denir.
Beyaz Kan Eksikliği Nedir?
Lökopeni, kandaki beyaz kan hücrelerinin sayısının normalden daha düşük olduğu bir durumdur. Normalde, bir mikrolitre kan içinde binlerce beyaz kan hücresi bulunur. Ancak lökopeni durumunda bu sayı önemli ölçüde azalabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Nedenleri
Lökopeni birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Bunlar arasında:
Kemoterapi veya Radyasyon Tedavisi
Kanser tedavisi için kullanılan kemoterapi veya radyoterepi, kemik iliğindeki kan hücrelerinin üretimini etkileyebilir.
Enfeksiyonlar
Bazı enfeksiyonlar, beyaz kan hücrelerini tüketebilir veya kemik iliğinin üretimini engelleyebilir.
İlaçlar
Bazı ilaçlar, beyaz kan hücrelerini olumsuz etkileyebilir.
Kemik İliği Bozuklukları
Kemik iliği hastalıkları, beyaz kan hücrelerinin üretimini etkileyebilir.
Bağışıklık Sistemi Bozuklukları
Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sistemi hücrelerine saldırarak lökopeniye neden olabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Belirtileri
Lökopeni belirtileri enfeksiyon riskinin artması nedeniyle genellikle enfeksiyon belirtileriyle ilişkilidir. Bu belirtiler arasında ateş, tekrarlayan enfeksiyonlar, halsizlik ve genel olarak kişinin kendisini kötü hissetmesi olabilir.
Beyaz Kan Eksikliği Tedavisi
Lökopeni tedavisi altta yatan nedenin tedavisi ile mümkün olabilir. Beyaz kan eksikliği veya lökopeni ciddi bir durum olabilir, bu nedenle bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçmek önemlidir.
CRP Nedir? (C-Reaktif Protein)
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
CRP Nedir? (C-reaktif protein)
CRP Nedir? C-reaktif proteinin kısaltmasıdır ve karaciğer tarafından üretilen bir proteindir. Vücudumuz, enfeksiyon, tümör veya travma gibi çeşitli durumlara karşı karmaşık bir savunma yanıtı geliştirir. Bu yanıtın bir parçası olarak, serum CRP konsantrasyonu artar, vücut ısısı yükselir ve akyuvar sayısı artar. Bu fizyolojik yanıt, enfeksiyona veya enflamasyona neden olan etkeni ortadan kaldırmayı, doku hasarını azaltmayı ve vücudun tamir mekanizmasını harekete geçirmeyi amaçlar.
Sağlıklı bireylerde, serum CRP (C-reaktif protein) konsantrasyonları genellikle çok düşüktür. Ancak bu yanıt başladığında, CRP seviyeleri hızla yükselir ve 24 saat içinde 1000 kata kadar artabilir. CRP seviyelerini artıran etken ortadan kaldırıldığında, serumdaki CRP miktarı 18-20 saat içinde normale döner.
CRP (C-reaktif protein) Değeri Nasıl Ölçülür?
CRP seviyeleri ölçülmek istendiğinde, bir laboratuvar testi kullanılır. Bu test için kan örneği alınarak, kan serumundaki CRP konsantrasyonu ölçülür.
CRP testi, açlık veya tokluk durumundan etkilenmez.
CRP seviyelerinin ölçülmesi, birçok hastalığın teşhisinde ve tedavi takibinde önemli olduğundan sağlıkla ilgili bir sorun olduğunda bilgilendirici ve önemli bir araçtır.
CRP (C-reaktif protein) Neden Ölçülür?
Enfeksiyonlar
Vücudunuzda enfeksiyon olup olmadığını belirlemek için CRP seviyeleri ölçülebilir. Enfeksiyonlar, CRP seviyelerini artırabilir.
İltihaplı (Enflamatuvar) Hastalıklar
Birçok enflamatuvar hastalık, CRP seviyelerinde yükselmeye neden olabilir. CRP testi, bu tür hastalıkların teşhisinde ve tedavi takibinde kullanılabilir.
Tümör Oluşumu veya Metastaz
Bazı kanser türleri, CRP seviyelerinin artmasına yol açabilir. CRP testi, kanser teşhisine ve tedavi sonuçlarının izlenmesine yardımcı olabilir.
Kalp Krizi ve İnme Riski
Kalp damar hastalıkları, özellikle kalp krizi ve inme riski ile ilişkilendirilmiştir. Yüksek CRP seviyeleri, bu tür kardiyovasküler riskleri belirlemeye yardımcı olabilir.
Tedavi Yanıtı
Belirli bir hastalığın tedavisi sırasında, CRP seviyeleri tedaviye ne kadar iyi yanıt verildiğini değerlendirmek için izlenebilir. Tedavi sonuçlarının takibi için bu test kullanılır.
Ayrıca, gebelik sırasında hafif bir CRP artışı görülebilir. Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi alan kadınlarda da CRP artışı gözlenebilir. Sigara içenlerde ve obezite sorunu yaşayanlarda, CRP seviyeleri genellikle daha yüksek olabilir.
CRP (C-reaktif protein) Değeri Nasıl Düşürülür?
CRP seviyelerini düşürmek için öncelikle altta yatan nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir. CRP seviyeleri genellikle bir sağlık sorununun belirleyicisi olarak yükselir, bu nedenle temel hedef, bu sorunun nedenini ele almak ve düzeltmektir. Örneğin, enfeksiyon varsa uygun antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. İltihaplanma veya inflamatuvar bir hastalık sorumluyken, uygun tedavi planlaması yapılmalıdır.
Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri CRP seviyelerini düşürebilir ve genel sağlığınızı iyileştirebilir. CRP seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilecek bazı yaşam tarzı önerileri:
Sağlıklı Beslenme
Düşük doymuş yağ, yüksek lifli ve antioksidan içeriği yüksek gıdalarla beslenmek, iltihaplanma riskini azaltabilir. Özellikle sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık ve sağlıklı yağlar (örneğin, zeytinyağı) içeren bir diyet benimsemek önemlidir.
Fiziksel Aktivite
Düzenli egzersiz, vücut ağırlığını kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir ve iltihaplanma düzeylerini azaltabilir. Haftada en az 150 dakika orta şiddetli aerobik aktivite veya daha yoğun egzersizler önerilir.
Sigara ve Alkol Kullanımı
Sigara içmek ve aşırı alkol tüketimi iltihaplanmayı artırabilir. Bu nedenle sigarayı bırakmak ve alkol tüketimini sınırlamak önemlidir.
Stres Yönetimi
Kronik stres, iltihaplanmayı artırabilir. Stres yönetimi teknikleri, CRP seviyelerini düşürebilir.
Kilo Kontrolü
Fazla kilolu veya obez olmak, iltihaplanma riskini artırabilir. Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak veya kilo vermek, CRP seviyelerini düşürebilir.
İyi Uyku Alışkanlıkları
Yetersiz uyku, iltihaplanmayı artırabilir. Her gece yeterli ve kaliteli uyku almaya çalışmak önemlidir.
İlaç ve Takviyeler
Bazı durumlarda, doktorunuzun önerdiği ilaçlar veya takviyeler (örneğin, omega-3 yağ asitleri) CRP seviyelerini düşürebilir.
CRP seviyeleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, bu nedenle bireysel bir sağlık planı oluşturmak için hekimlerin yönlendirmelerini takip etmek önemlidir. Bu önerilere uyarak hem CRP seviyelerini düşürebilir hem de genel sağlığınızı iyileştirebilirsiniz.
CRP (C-reaktif protein) Düşüşü Ne Anlama Gelir?
CRP seviyelerinin düşük olması genellikle iyi bir sağlık durumunu yansıtır. CRP seviyelerinin düşük olmasının anlamları:
Düşük Risk
CRP seviyeleri düşük olduğunda, kalp damar hastalıkları veya enflamatuvar hastalıklar açısından düşük bir risk taşıdığınızı gösterebilir. Düşük CRP seviyeleri, damar duvarlarında oluşabilecek iltihaplanma riskinin az olduğunu işaret edebilir.
İyi Tedavi Yanıtı
Önceden belirli bir hastalığınız varsa ve bu hastalığın tedavisine yanıt olarak CRP seviyeleriniz düşmüşse, bu tedavinin etkili olduğunu ve hastalığınızın kontrol altına alındığını gösterebilir. Örneğin, şiddetli bir bakteriyel enfeksiyon sonrasında antibiyotik tedavisi uygulandığında, CRP seviyelerinin düşmesi enfeksiyonun ortadan kalktığını ve iyileşme sürecinin başladığını işaret edebilir.
İltihaplanma Olmaması
Düşük CRP seviyeleri, vücudunuzda belirgin bir iltihaplanma olmadığını gösterebilir. İltihaplanma, birçok sağlık sorununun belirleyicisi olabilir, bu nedenle düşük CRP seviyeleri olumlu bir işaret olabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, CRP seviyeleri sadece bir sağlık durumu hakkında genel bir gösterge sunar ve kesin bir teşhis koymak için diğer klinik bulgular ve testlerle birlikte değerlendirilmelidir. Herhangi bir sağlık sorununuz veya tedavi planınız varsa, hekimlerin yönlendirmelerini takip etmek önemlidir.
Sağlıklı Yaşam Canlı Yayın Günleri
/in HaberlerSağlıklı Yaşam Canlı Yayın Günleri
Dr. Mehmet PORTAKAL
Fizik Tedavi Uzmanı
Dr. Süreyya ŞAHİNOĞLU
Klinik Biyokimya Uzmanı Biruni Sağlıklı Yaşam Danışmanı
Fibromiyalji ve Kronik Inflamasyon
09.11.2023 | 20:00 | İnstagram Canlı Yayın
ASO Nedir? Antistreptolizin O Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
Antistreptolizin O (ASO) Nedir? ; hemolitik streptokokların salgıladığı streptolizin toksinine karşı oluşan bu antikorlar, streptokok bakterilerinin yaydığı toksinlere karşı vücudun savunma mekanizmasını oluşturur. ASO testi, kanda bu antikorların seviyesini ölçer ve bu sayede streptokok enfeksiyonlarının varlığı ve şiddeti hakkında bilgi sağlar. ASO testi, özellikle boğaz ağrısı, cilt enfeksiyonları gibi streptokok enfeksiyonlarından sonra ortaya çıkan komplikasyonların teşhisinde kullanılır.
ASO Normal Değeri Nedir?
ASO testinin normal değeri genellikle 0-200 IU/mL arasında değişir. Ancak, bu değer laboratuvarlara ve kişinin yaşına bağlı olarak farklılık gösterebilir. Çocuklarda ve gençlerde ASO düzeyi genellikle daha yüksektir. Test sonuçlarınızı doktorunuzla birlikte değerlendirerek daha kesin bir yorum alabilirsiniz.
ASO Yüksekliği Nedir ve Neden Önemlidir?
ASO yüksekliği, kandaki antistreptolizin O seviyesinin normalin üzerinde olması durumudur. Bu durum genellikle yakın zamanda bir streptokok enfeksiyonu geçirildiğini gösterir. Yüksek ASO seviyeleri, özellikle romatizmal ateş ve glomerülonefrit gibi komplikasyonların teşhisinde önemlidir. Romatizmal ateş, kalp kapaklarını etkileyebilir ve kalıcı kalp rahatsızlıklarına yol açabilir. ASO yüksekliğinin erken tespiti, bu tür komplikasyonların önlenmesinde önemlidir.
ASO Neden Yükselir?
ASO seviyesi, streptokok bakterilerine karşı vücudun bir savunma tepkisi olarak yükselir. Streptokok enfeksiyonları, özellikle boğaz ağrısı ve cilt enfeksiyonları gibi hastalıklara neden olabilir
ASO Yüksekliğine Neden Olan hastalıklarda Belirtiler Nelerdir?
ASO yüksekliği belirtileri genellikle streptokok enfeksiyonunun belirtileriyle aynıdır. Boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü, ateş, kızarık ve şişmiş bademcikler, baş ağrısı ve halsizlik bu belirtiler arasında sayılabilir. Ayrıca, romatizmal ateş gibi komplikasyonlar gelişmişse, eklem ağrıları, döküntüler ve kalp problemleri de görülebilir.
ASO Düşüklüğü Nedir?
ASO düşüklüğü, kanda antistreptolizin O seviyesinin normalin altında olduğu durumdur. Bu durum genellikle streptokok enfeksiyonu geçirilmemiş olduğu veya vücudun bu enfeksiyonlara karşı yeterli bir tepki göstermediği anlamına gelir. ASO düşüklüğü genellikle bir sorun olarak kabul edilmez ve özellikle sağlıklı bireylerde normal olarak kabul edilir.
ASO ne zaman yükselir
ASO genellikle kişinin sterptokok enfeksiyonu geçirmesinden sonra 1-2 hafta içinde yükselmeye başlar. Ancak enfeksiyon geçtikten sonra vücuttan atılması 10-12 ayı bulabilir.
12 Ekim Dünya Artrit günü
/in Haberler○ Ağrı
○ Şişlik
○ Isı Artışı
○ Kızarıklık
Artrit (Eklem İltihabı) bulguları olabilir.
İnflamasyonu (iltihabı) gösteren laboratuvar belirteçleri ile inflamasyonun yönetimi mümkündür.
12 Ekim Dünya Artrit Günü
PSA Testi Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
PSA testi, prostat spesifik antijen (PSA) adı verilen bir proteinin kan seviyesinin ölçümüdür. PSA, erkeklerde bulunan prostat bezi tarafından salgılanır.
PSA Yüksekliği Nedir?
PSA yüksekliği, kan dolaşımında normalden fazla prostat spesifik antijen (PSA) bulunması durumudur. PSA seviyesinin yüksek olması, prostat bezinin büyümesi, prostatit (prostat iltihabı) veya prostat kanseri gibi sağlık sorunlarının göstergesi olabilir. Ancak, PSA seviyesi yüksek olan her erkekte prostat kanseri bulunmayabilir. Diğer faktörler de PSA seviyesini etkileyebilir, bu nedenle PSA yüksekliği tek başına kesin bir tanı aracı değildir.
PSA Seviyelerini Etkileyebilecek Faktörler Nelerdir?
Prostat büyümesi:
İyi huylu prostat hiperplazisi (BPH) gibi kanser dışı prostat büyümesi durumları PSA seviyelerini yükseltebilir.
İleri yaş:
Prostat problemleri olmasa bile PSA seviyeleri, yaşlandıkça yavaş yavaş yükselir.
Prostatit:
Prostat bezinin enfeksiyonu veya iltihaplanması olan prostatit PSA seviyelerini yükseltebilir.
Cinsel aktivite:
PSA’nın kısa yükselmesine neden olabileceği için erkeklerin testten önce bir veya iki gün boyunca cinsel aktiviteden kaçınması önerilmektedir.
Bazı ürolojik prosedürler:
Prostat biyopsisi veya sistoskopi gibi, doktor muayenesi sırasında gerçekleştirilen bazı prosedürler PSA seviyelerini yükseltebilir.
Bazı ilaçlar:
Testosteron gibi erkeklik hormonları seviyelerini yükselten ilaçlar almak PSA’da artışa neden olabilir.
PSA Değeri Kaç Olmalıdır?
PSA değeri, yaşa, prostat bezinin büyüklüğüne ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, PSA değeri 4 ng/mL’nin altında olarak kabul edilir. Ancak, bu değer sadece bir rehberdir. PSA seviyesi 4-10 ng/mL arasında olan erkeklerde prostat kanseri riski artar. 10 ng/mL’nin üzerindeki PSA seviyeleri daha yüksek bir risk taşır. Ancak, bu değerler kesin değildir ve PSA seviyesi yüksek olan erkeklerde bile prostat kanseri bulunmayabilir. Bu nedenle, PSA test sonuçlarını değerlendirirken doktorunuzun önerilerini dikkate almanız önemlidir.
PSA testi ile ilgili sık sorulan sorular
PSA Testi İçin Uygun Yaş Aralığı Nedir?
PSA testine genellikle 50 yaş ve üzerindeki erkeklerde bakılır. Ancak, ailesinde prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde bu yaş daha erken olabilir, genellikle 40 veya 45 yaşında başlanır.
PSA Kan Testi Nasıl Yapılır?
PSA kan testi, kan örneği alınarak yapılır. Koldaki damardan alınan kan örneği, laboratuvarda PSA düzeyini ölçmek için analiz edilir.
PSA Testi Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
PSA testi yaptırmadan önce, doktorunuzla konuşarak testin ne zaman yapılacağına, nasıl yapılacağına ve test sonuçlarının ne anlama geldiğine dair bilgi almalısınız. Ayrıca, test öncesi cinsel aktivite ve prostat muayenesi gibi PSA seviyesini etkileyebilecek aktivitelerden kaçınmanız gerekebilir.
PSA Testinde Yapılan Diğer Tetkikler Nelerdir?
PSA testi yanında genellikle dijital rektal muayene (DRM) adlı bir test daha yapılır. Bu testle doktor, prostatın boyutunu, şeklini ve dokusunu değerlendirir. Ayrıca, biyopsi, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya bilgisayarlı tomografi (BT) gibi daha ayrıntılı tetkikler de yapılabilir.
PSA Değerlerinin Yaşa Göre Değişimi
Evet, PSA değerleri yaşla birlikte doğal olarak artabilir. Ancak, bu artış genellikle hafif olup, belirgin bir yükselme prostat problemlerinin bir göstergesi olabilir.
PSA Dışında Kullanılan Yeni Prostat Kanseri Belirteçleri
Evet, PSA dışında prostat kanserini tespit etmek için kullanılan başka belirteçler de vardır. Örnek olarak, PHI (Prostat Sağlığı İndeksi), 4Kscore ve PCA3 testi gibi belirteçler bulunmaktadır. Ancak, bu belirteçlerin kullanılması için doktorunuzun önerisine ihtiyacınız vardır.
Biruni Laboratuvarında PHI (Prostat Sağlığı İndeksi) çalışılmaktadır.
Solunum Antijen Paneli
/in HaberlerEnfeksiyonların arttığı bu dönemde hangi tip enfeksiyona maruz kaldığınızı Solunum Antijen Paneli ile öğrenebilirsiniz.
○ İnfluenza
○ Koronavirüs
○ RSV
○ Adenovirüs
Pankreas Nedir?
/in Faydalı Bilgilerİçindekiler
Pankreas nedir? Midenin arkasında bulunan bir organımızdır. Temel olarak iki önemli görevi yerine getirmektedir.
Pankreas tarafından üretilip ince bağırsaklara salgılanan sindirim enzimleri proteinlerin, yağların ve karbonhidratların parçalanmasını sağlayarak besin maddelerinin emilimini kolaylaştırır.
Kan şekerini düzenleyen hormonlar olan insülin ve glukagon pankreas tarafından üretilir. İnsülin, kan şekeri seviyesini düşürerek hücrelere glikozun girişini sağlar ve fazla şekerin depolanmasını teşvik eder. Glukagon ise kan şekeri seviyesini yükselterek depolanan glikozun serbest bırakılmasını sağlar.
Pankreasın bu hormonlar aracılığıyla kan şekeri seviyelerini dengelemesi, vücutta enerji düzenlemesini sağlar.
Pankreas Hastalıkları Nelerdir?
Akut pankreatit
Akut pankreatit olan kişilerde genellikle:
Sırta-bele kuşak şeklinde yayılan sancılar şeklinde ortaya çıkan karın ağrısı,
Pankreasın bulunduğu bölgede, aniden ortaya çıkan şiddetli karın ağrısı, Ateş,
Mide ağrısı ve mide bulantısı gibi şikâyetler görülür.
Belirtiler kişiden kişiye ve hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterebilir.
Kronik Pankreatit
Pankreasta tekrar eden iltihaplanmalar ve hücre hasarının devam etmesi sonucunda, pankreasta kalıcı hasarlar kronik pankreatite neden olur.
Kalıtsal kronik pankreatit
Aileden genler yoluyla aktarılan bu hastalık, kronik pankreatitle benzer.
Otoimmun Pankreatit
Vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması otoimmünite olarak adlandırılır. Bu tip pankreatit belirtileri diğerleri ile benzerdir. ,
Pankreas kanseri
Pankreas kanseri, pankreas hücrelerinde meydana gelen yapısal ve genetik değişikliklerin sonucunda ortaya çıkan bir kanser türüdür.
Pankreas kanseri, belirli semptomlara yol açmadan uzun bir süre boyunca sessizce ilerleyebilir ve bu nedenle genellikle ileri aşamada teşhis edilir.
Erken teşhis ve uygun tedavi seçenekleri, hastalığın seyrini iyileştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir. Bu nedenle, pankreas kanseri belirtilerini fark eden kişilerin bir doktora danışması önemlidir.
Pankreas Kanseri Tipleri Nelerdir?
Pankreas kanseri, genellikle iki ana tipte sınıflandırılır: ekzokrin tümörler ve nöroendokrin tümörler.
Ekzokrin Tümörler:
Pankreas kanserlerinin yaklaşık %93’ünü oluşturur.
Nöroendokrin Tümörler:
Pankreastaki nadir görülen tümörlerin yaklaşık %7’sini oluşturur. Nöroendokrin tümörler, endokrin hücrelerden köken alır ve bazı durumlarda aşırı hormon üretimi yapabilir. Hormon tipine bağlı olarak farklı isimler alırlar. Örneğin, insülinoma, aşırı miktarda insülin hormonu salgılayan hücrelerden kaynaklanan bir nöroendokrin tümördür.
Pankreas kanserleri ayrıca yerleşim yerlerine göre de sınıflandırılır. Pankreas başı tümörleri en yaygın olanlardır ve genellikle komşu dokulara baskı yaparak erken semptomlar gösterir. Pankreasın gövde ve kuyruk bölgelerinde yerleşen tümörlerde ise semptomlar daha geç ortaya çıkabilir, bu da erken teşhis olasılığını azaltabilir.
Pankreas Kanseri Semptomları Nelerdir?
Pankreas kanseri, erken aşamalarda genellikle belirti vermez ancak her pankreas kanseri vakası farklı olabilir ve semptomlar kişiden kişiye değişebilir. Yaygın semptomları arasında şunlar yer alır:
Üst Karın Ağrısı:
Pankreas kanseri genellikle üst karın bölgesinde ağrıya yol açar. Bu ağrı sırt bölgesine yayılabilir, özellikle yemeklerden sonra ve uzanırken şiddetlenebilir, öne doğru eğilmekle azalabilir.
Sarılık:
Pankreas kanseri, tıkanıklığa neden olan safra kanallarını etkileyebilir, bu da sarılığa yol açar. Cilt ve gözlerde sararma görülebilir.
Yorgunluk ve İştah Kaybı:
Pankreas kanseri, enerji düzeylerini etkileyebilir ve yorgunluk hissine neden olabilir. İştah kaybı ve buna bağlı olarak kilo kaybı da yaygın semptomlardır.
Sindirim Sorunları:
Pankreas kanseri, sindirim sistemi üzerinde etkili olabilir. Şişkinlik, hazımsızlık, ishal veya kabızlık gibi sindirim sorunları görülebilir.
Diyabet:
Pankreas kanseri, pankreasın insülin üreten hücrelerini etkileyebilir ve yeni ortaya çıkan veya kötüleşen bir diyabet durumuna yol açabilir.
Mide Bulantısı ve Kusma:
Pankreas kanseri ilerledikçe mide bulantısı ve kusma gibi sindirim sorunları artabilir.
Kaşıntı:
Pankreas kanserinde nadiren görülen bir semptom olmasına rağmen, bazı durumlarda kaşıntı görülebilir. Bu genellikle tüm vücutta yaygın bir kaşıntı olarak ortaya çıkar.
Bu semptomlar, pankreas kanseri durumunda görülebilecek yaygın belirtilerdir. Ancak, bu semptomlar başka sağlık sorunlarıyla da ilişkili olabilir, bu nedenle bir doktor tarafından değerlendirilmeleri önemlidir. Eğer bu semptomlarla karşılaşıyorsanız veya endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
Pankreas Kanseri Kimlerde Olur?
Türkiye’de, pankreas kanseri en sık görülen 10 kanser türü arasında yer alır ve pankreas kanserine bağlı ölüm oranı, diğer daha yaygın kanser türlerine kıyasla daha yüksektir.
Pankreas kanseri her iki cinsiyeti de etkileyebilir, ancak istatistiklere göre erkeklerde kadınlara kıyasla bir miktar daha yaygın görülür. İleri yaş gruplarında daha sık ortaya çıkar, genellikle 60 yaşın üzerindeki kişilerde daha sık teşhis edilir.
Pankreas Kanserinde Risk Faktörleri Nelerdir?
Pankreas kanseri, çeşitli risk faktörlerinin etkisiyle gelişebilir. Bu risk faktörleri genetik, yaşam tarzı ve çevresel faktörler arasında yer alır. İşte pankreas kanseri için başlıca risk faktörleri:
Sigara ve Tütün Kullanımı:
Sigara içenlerde pankreas kanseri riski sigara içmeyenlere göre daha yüksektir.
Obezite:
Özellikle bel çevresinde yoğunlaşmış yağlanma, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Diyabet:
Özellikle obezite ile ilişkili tip 2 diyabet varlığı pankreas kanseri için bir risk faktörüdür. İleri yaşlarda veya normal kiloya sahip olmasına rağmen yeni diyabet tanısı alan kişilerde pankreas kanseri şüphesi doğabilir.
Maruziyet:
Kimyasal boyalar, tozlar veya bazı temizlik maddelerine sürekli maruz kalmak, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Kronik Pankreatit:
Kronik pankreatit, pankreas iltihabıdır ve uzun süreli inflamasyon pankreas kanseri riskini artırabilir.
Alkol Tüketimi:
Aşırı alkol tüketimi, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Kalıtımsal Faktörler:
Bazı kalıtımsal sendromlar ve ailelerden çocuğa geçen mutasyonlar, pankreas kanseri riskini artırabilir.
Yaş ve Cinsiyet:
45 yaşından sonra pankreas kanseri riski artar. Ayrıca erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülme eğilimi vardır.
Siyah Ten:
Siyah tenli bireylerde pankreas kanseri riski, diğer ırklara göre biraz daha yüksek olabilir.
Her pankreas kanseri vakası bu risk faktörlerinden etkilenmeyebilir ve bazı vakalarda risk faktörleri olmadan da pankreas kanseri gelişebilir. Önemli olan, bu risk faktörlerinin bilincinde olmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir.
Pankreas hastalıklarında tanı;
Pankreas tarafından üretilen amilaz enziminin normal değerin 4-6 katına çıkması ve özellikle lipaz enziminin yüksek seviyeleri pankreas hastalıklarında tanıda önemlidir. Ayrıca tanıda karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve CA 19-9 ve CEA bakılabilir.
Doktorunuz gerekli görürse, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), ultrasonografi (USG) gibi görüntüleme yöntemleri ile pankreas ve safra yolu kanalında iltihaplanma ya da tıkanıklık olup olmadığı belirlenebilir.
Okula Dönüş ve Çocuklarda Güçlü Bağışıklık
/in HaberlerÇocuklarda güçlü bir bağışıklık sistemi için vitamin ve mineraller kritik önem taşır.
Vitamin ve minarellerin kanda ölçümü ile çocuğunuzun ihtiyacını belirliyerek bağışıklığını destekleyebilirsiniz.