folik asit

Folik Asit Nedir?

Folik Asit Nedir? Besinlerde B9 vitamini olarak bulunan folat, insan vücudunda sentezlenemeyen önemli bir B-kompleks vitamindir. Hem hayvansal hem bitkisel kaynaklı gıdalarda bulunur. Vücutta depolanamaması sebebiyle düzenli olarak besinlerle alınması gerekir. Folik asit ise folat vitamininin sentetik halidir.

 FOLİK ASİTİN GÖREVLERİ NELERDİR?

  • Hücre büyümesinde yardımcıdır.
  • DNA tamirinde görev alır.
  • Hamilelik döneminde bebeğin beyin fonksiyonlarının gelişiminde önemli rol oynar.
  • Ateroskleroz (damar sertliği) riskini azaltarak kalp krizini önlemeye yardımcı olur.

 FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Folik asit alımının yetersiz olduğu toplumlarda megaloblastik anemi (folik asit eksikliğine bağlı anemi), kardiovaskuler hastalıklar, major depresyon, şizofreni, Alzheimer hastalığı ve çeşitli karsinomların riskinin arttığı bildirilmektedir. Özellikle gebelikte folat eksikliği ile nöral tüp defektleri (NTD) ve bazı konjenital anomaliler arasında ilişki kuran birçok çalışma mevcuttur.

Folik asit eksikliğine bağlı olarak görülen bazı belirtiler:

  • İştahsızlık, kilo kaybı

  • Yorgunluk, uyku hali

  • Konsantrasyon eksikliği

  • Baş ağrısı

  • Ağız yaraları

 FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ NEDENLERİ NELER OLABİLİR?

Çölyak ve emilim bozukluklarına neden olan bağırsak rahatsızlıkları folik asit eksikliğine neden olabilir. Hamilelik, sık alkol kullanımı, diyaliz hastaları folik asit eksikliği riski altındadır.  MTHFR gen mutasyonu, vücudun folik asit ve diğer önemli B vitaminlerini işleme şeklini engellemesi sebebiyle folik asit eksikliğine neden olur.

 HAMİLELİKTE FOLİK ASİT KULLANIMI NEDEN ÖNEMLİDİR?

Yapılan çalışmalar sonucunda; gebelikte folat ihtiyacının arttığı bildirilmektedir. Bunun nedeni hem fetüs hem de gebe kadınlarda doku sentezi ve diğer fizyolojik değişikliklerdir. Artan folat gereksinmesinin tek başına diyet ile karşılanması mümkün olmadığından gebelerde folik asit desteği tüm dünyada önerilmektedir. Gebelik boyunca, mümkünse öncesinde NTD, anemi ve diğer sağlık sorunlarını önlemek amacı ile DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü ) her kadına günlük 400 mcg  (400 mikrogram)  veya 0.4 mg  folik asit alımı önermektedir.

 FOLİK ASİT HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

Folik asitin doğal formu olan folat, vücutta depolanmaması sebebiyle düzenli olarak besinlerle alınması önemlidir. Zengin kaynaklar koyu yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.), kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye vb.), portakal, greyfurt, yer fıstığı, badem ve karaciğerdir. Ancak karaciğer depo organı olması nedeni ile gebelerde tüketimi önerilmemektedir.

folik asit

Tablo 1. Bazı besinlerin 100 gramlarının içerdiği ortalama folat miktarları (Türkiye Ulusal Gıda Kompozisyonu Veri Tabanı, 2018)

FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ TANI TESTLERİ

Folik asit testi koldan alınan kan numunesi ile yapılmaktadır. Folat ve B12 vitaminlerinin düzeyleri ölçülür. Test öncesinde 6-8 saat açlık gerekir. Folat metabolizmasının değerlendirilebilmesi için MTHFR gen mutasyonu testi yapılabilir. Test, açlık durumu aranmadan koldan alınan kan numunesi ile yapılmaktadır.

 

depresyon nedir

Depresyon Nedir?

 

Majör depresif bozukluk olarak da bilinen depresyon, davranışlarınızı ve hislerinizi dolayısıyla da rutin işlerinizi olumsuz şekilde etkileyen ciddi bir psikiyatrik sorundur. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre tüm dünyadaki yetişkinlerin yaklaşık olarak %5’i depresyon probleminden muzdariptir. Kronik bir üzüntü ve suçluluk hali, eskiden zevkle yapılan eylem ve faaliyetlere karşı duyulan ilginin veya zevkin azalması, kronik yorgunluk, uykusuzluk veya uyku kalitesinin azalması, konsantrasyonun zayıflaması ve bir işe odaklanmakta güçlük yaşama gibi bulgular ve hatta ölüm ya da intihar düşünceleri oldukça karakteristik olup temel depresyon belirtileri arasında sayılmaktadır. Depresyon, bireylerin işlevselliğini önemli ölçüde azalttığından küresel hastalık yükü üzerindeki önemli payına sürekli dikkat çekilmektedir.

Depresyon Türleri

Çoğu zaman “depresyon nedir?” sorusuna yanıt aranırken depresyonun tek tip bir sorun olduğu düşünülse de bu doğru değildir. İnsanları farklı düzeyde etkileyen ve farklı sorunlardan köken alan depresyon çeşitleri tanımlanmıştır. Haftanın her günü olmasa da çoğu gününde kendinizi depresif hissediyorsanız majör depresyon hastası olmanız olasıdır. İki yıl ya da dahafazla süren depresyonunuz varsa kalıcı depresif bozukluğa sahip olabilirsiniz. Bunlardan başka, bipolar bozukluğun eşlik ettiği manik depresyon, mevsim geçişlerinde sıkça rastlanan mevsimsel duygu durum bozukluğu, psikotik depresyon, doğum sonrasında sıkça gözlenen postpartum depresyon, atipik depresyon ve tedaviye dirençli depresyon gibi pek çok çeşidi de mevcuttur. Bu noktada kendinizde bazı belirtilerin olduğunu düşünüyorsanız doğru tedavinin yapılması için hangi depresyon türüne sahip olduğunuzu bilmek büyük önem taşımaktadır.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyona sebep olabilecek çok çeşitli faktörler tanımlanmıştır. Bunlar arasında en iyi bilineni beynin kimyasal yapısındaki olumsuz değişikliklerdir. Beyin kimyası üzerinde söz sahibi olan en önemli kimyasallar nörotransmitterlerdir. Önemli bir nörotransmitter olan serotonin herkesin yakından bildiği, insanda mutluluk ve canlılık hissi yaratan bir moleküldür. Serotoninin yapımında yüksek düzeyde triptofan amino asiti kullanılmaktadır. Çikolatada da yüksek düzeyde triptofan bulunduğundan çikolata tüketilince mutlu olmanın sebebinin serotonin düzeyindeki artışa bağlı olabileceği düşünülmektedir. İnsanlarda IDO1 geni tarafından sentezlenen İndolamin-pirol 2,3-dioksijenaz (IDO), triptofan metabolizmasındaki kilit enzim olduğundan son dönemde yapılan çalışmalar depresyon üzerinde önemli etkileri olabileceğine işaret etmektedir. Bunlar haricinde genetik yapı ve kalıtsal özellikler, diyabet, parkinson ya da otoimmün hastalık öyküsü gibi başka hastalıkların var olmasının ve bazı ilaç türlerinin de depresyona neden olabilecek ya da depresyonun seyrini ve şiddetini değiştirebilecek önemli faktörler olduğu kanıtlanmıştır. Tüm bunlar arasında elbette kişilik özellikleri ve travmatik olaylar, depresyona yakalanmak için önemli paya sahiptir. Tüm bu biyolojik ve psikolojik özelliklerin bileşimi belirtilerin süresi ve depresyon evreleri üzerinde belirleyici olan ana unsuru oluşturmaktadır.

Depresyon Tanısına Yaklaşım

Depresyonun gelişiminde sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik faktörlerin de rol oynağı bilinmektedir. Biyolojik faktörlerin laboratuvar tanısı artık mümkündür ve depresif hastalarda bireyselleştirilmiş tedaviler için yeni bir yaklaşım sağlar. Son dönemlerde kan, idrar ve tükürükten bakılabilen hormon ve nörotransmitter madde düzeylerinin depresyon tanısına ve şiddetine yüksek düzeyde bir başarıyla işaret edebileceği anlaşılmış olup, bu uygulamalar rutin olarak kullanılmaya başlamıştır.

Depresyon-anksiyete paneli testi nörotransmitter denen tüm bu hormon yapılarının metabolizmasını ayrıntılı bir şekilde ölçerek şikayetlerin kök nedenini saptayabilir.

Uygun ve zamanında tedaviyle depresyondan kurtulmak kolaydır. Bu noktada doğru, kesin ve hızlı tanı almak sürecin en önemli noktasıdır.

Çinko nedir?

Çinko (Zn) insan vücudunda demirden sonra en bol bulunan ikinci eser elementtir. Vücut tarafından üretilmediği için dışarıdan alınması gerekir. Hücrelerin yapısal ve fonksiyonel bütünlüğü için kritik rol oynar.

Yetişkin bir insanda ortalama 2-3 gr. çinko bulunmaktadır. Çinkonun %60’ı kaslarda, %5’i karaciğerde, %20-30’u kemikte ve %1.6’sı beyinde bulunur. Deri ve saçtaki çinko oranı %6 olup metabolizmaya katılamaz.

Çinko’nun faydaları nelerdir?

  • Bağışıklığı güçlendirir, viral enfeksiyonlara karşı savunmada rol oynar.
  • Saç, tırnak, cilt sağlığına katkıda bulunur.
  • Yara iyileşmesini hızlandırır.
  • Kemik mineral yoğunluğunu arttırır.
  • Sarı nokta hastalığının (makula dejenerasyonu) ilerlemesini yavaşlatır.
  • Görme kaybı riskini azaltır.
  • Serbest radikal oluşumunu azaltır, oksidatif stresten koruyucu rolü vardır. Bu özelliği ile kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
  • Merkezi sinir sistemi gelişiminde rol oynar.

Çinko eksikliği belirtileri nelerdir?

  • Saç dökülmesi
  • Cilt problemleri (kuru cilt, nasır)
  • Tırnaklarda beyaz lekeler
  • Yara iyileşmesinde gecikme
  • Büyüme ve gelişme geriliği
  • İştahsızlık
  • Koku ve tat duyusu bozukluğu
  • İnfertilite (kısırlık)
  • İshal ve solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere enfeksiyonlara yatkınlık görülebilir.

Çinko eksikliği neden olur?

Bazı besinler, vitaminler ve mineraller çinko emilimini etkileyerek çinko eksikliği veya fazlalığına neden olabilirler. Fitatlar, fosfatlar, lifli besinler, kalsiyum, oksalat, bakır, kadmiyum, inorganik demir, kalay ve toprak çinko emilimini azaltır. Hamilelik ve büyüme, gelişme dönemlerinde de çinko eksikliği görülebilir.

Çinko fazlalığı belirtileri nelerdir?

Aşırı çinko alımına bağlı olarak akut ve kronik çinko zehirlenmesi oluşabilmektedir. Çinko fazlalığı bakırın emilimini azaltarak bakır eksikliğine neden olabilir. Kanda yüksek çinko değerleri apoptozisi* inhibe edebilir.  (*Apoptozis;  mutant hasarlı veya işlevi olmayan hücrelerin uzaklaştırılması için gerekli biyolojik bir mekanizmadır.)

Kas krampları, mide bulantısı, kusma, ishal, baş ağrısı gibi belirtilere neden olabilir.

Çinko düzeyi nasıl ölçülür?

Çinkonun tamamına yakını hücre içinde bulunur. Rutin laboratuvar analizlerinde hücre dışında (serumda) yapılan değerlendirme yeterli değildir. Bu nedenle çinkonun hem hücre içi hem hücre dışı alanda çalışılması en hassas değerlendirmeyi sağlar.

 

kolesterol yüksekliği

Kolesterol Nedir?

kolesterol yüksekliği

Kolesterol Nedir?

Kolesterol, yağlar veya lipidler diye bilinen biyokimyasal maddelerden biridir. Hücre zarının temel bileşenlerinden biri olmasının yanı sıra kortizol, cinsiyet hormonları gibi bütün steroid hormonlar ile Vitamin D ve safra asitlerinin ham maddesidir. Vücutta yaklaşık % 70 kadarı (700 mg/gün) başta böbrek üstü bezleri, overler, testisler ve ince bağırsaklar olmak üzere bütün organlar tarafından sentezlenirken, kalan % 30’u (300 mg/gün) dışarıdan besinlerle alınır. Kolesterol ile diğer bir kan yağı olan trigliseritler organlar ve dokular arasında lipoproteinler denen kandaki özel yağ taşıyıcı proteinler tarafından taşınır. Lipoproteinler fiziksel özelliklerine göre beş alt gruba ayrılır. Bunlardan LDL ve HDL kısaltmalarıyla bilinenler en önemlileridir.

‘Kötü Kolesterol’ (LDL Kolesterol) Nedir?

LDL veya Düşük Yoğunluklu Lipoprotein’ler tarafından taşınan kolesterol kısaca LDL kolesterol ya da ‘kötü kolesterol’ diye bilinmektedir. Bunun nedeni LDL’yle taşınan kolesterolün atar damar duvarlarına yerleşip damar sertliğine (ateroskleroz) yol açacak daralmalara (aterom plakları) neden olmasıdır. Bu gelişmeler sonucunda kalp krizi, inme ve beyin kanaması gibi çeşitli kalp-damar hastalıkları ortaya çıkar.

 

‘İyi Kolesterol’ (HDL Kolesterol) Nedir?

HDL veya Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein’ler tarafından taşınan kolesterol kısaca HDL kolesterol ya da ‘iyi kolesterol’ diye adlandırılmaktadır. Bunun nedeni de HDL’nin organ dokulardaki kolesterolü toplayarak karaciğere taşımasıdır. Burada kolesterol safra asitlerine dönüştürülerek safra kesesi aracılığıyla ince bağırsaklara atılır ve vücuttan uzaklaştırılır. HDL sayesinde damar sertliği riski azalmakta ve yüksek HDL kolesterol düzeyleri kalp krizi, inme ve beyin kanamasına karşı koruyucu olmaktadır.

Kanda Kolesterol Neden Yükselir?

Kan kolesterol düzeyinin yüksek oluşu damar sertliği ve kalp hastalıkları başta olmak üzere çağımız insanının önemli sağlık problemlerinden biri haline gelmektedir. Bu nedenle kan kolesterol düzeyini belli sınırlar içinde tutmak birçok hastalığın ortaya çıkmasının önüne geçmektedir.

Kandaki kolesterol düzeyini etkileyen çok sayıda etken vardır. Kalıtım, tüketilen besinler, zararlı beslenme alışkanlıkları, stres, aşırı kilo gibi etkenler, LDL kolesterolü ve dolayısıla total kolesterolü yükseltmektedir. Yüksek kolesterollü diyet LDL kolesterol ve total kolesterol seviyelerini önemli oranda yükseltmektedir. Doymuş yağ asitlerini yüksek oranda içeren besinlerde kan kolesterol düzeyi artarken tekli doymamış yağların tüketiminde ise HDL kolesterol düzeyi artmaktadır.

Yüksek Kan Kolesterolü Belirti Verir mi?

Kanda kolesterol değerlerinin yükselmesi genellikle klinik bir belirti göstermez. Bu nedenle uzun yıllar boyunca fark edilmeyebilir. İleri aşamalarda ender de olsa göz kapaklarında, parmaklarda ve kas kirişlerinde yağ birikimi görülebilir.

Kan Kolesterolünün Alt Grupları Nasıl Tespit Edilir?

Kolesterol alt gruplarının düzeyleri Lipid Profili adı verilen kan testi ile belirlenebilir. Test sonuçlarının etkilenmemesi için 12 saatlik açlık gerekir. Alınan kan örneği ile total kolesterol, LDL, HDL ve trigliseritlerin kandaki miktarları belirlenir.

Daha hassas bir değerlendirme sunan NMR LipoComplete Testi ile lipoprotein alt gruplarının partikül çapı ve partikül sayısı belirlenebilir.

NMR LipoComplete Testi ile Lipoprotein Alt Gruplarının Belirlenmesi Hangi Durumlarda Önerilir?

  • Yüksek trigliserit, düşük HDL kolesterol ve normal LDL kolesterol düzeyleri olan hastalarda damar sertliğine neden olan lipoprotein fenotipinin belirlenmesi,
  • Koroner kalp hastalığı risk sınıflandırması,
  • Ailesel yüksek kolesterol tanısının doğrulanması,
  • Tip 2 diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom, polikistik over sendromu, gibi metabolik durumların tespiti ve izlenmesi,
  • diyaliz hastalarında koroner kalp hastalığı riskinin belirlenmesi,
  • Statin tedavisi ve tedavi izlenmesi,
  • Belirgin koroner kalp hastalığı olan ancak göze çarpmayan lipid profiline sahip bireylerde ve ailelerde teşhisin netleştirilmesi,
  • İlaç kullanımı, diyet ve yaşam tarzı değişikliklerinin incelenmesi.

Kan Kolesterol Düzeyinin Dengesi İçin Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Dietle alınan kolesterolün damar sertliğine ve dolayısıyla kalp hastalıklarına yol açtığına dair varsayım ilk defa 1960’ların sonlarında öne sürüldükten sonra ABD’de günlük kolesterol tüketiminin sağlıklı kişiler için 300 mg’ı aşmaması ve yumurta tüketiminin de haftada üçü geçmemesi önerilmişti. Ancak, daha sonra yapılan deneysel araştırmalar ve bilimsel değerlendirmeler dietle alınan kolesterolün kan düzeylerini yükselttiği ve buna bağlı olarak kalp-damar hastalıkları riskini artırdığı varsayımını desteklememiştir. Araştırmalar dışarıdan alınan kolesterole bağlı olarak sentezin yavaşladığını, böylece vücuttaki toplam kolesterol miktarının dengede tutulduğunu göstermiştir. 2015-2020 yılları için yayınlanan Amerikalılar İçin Diet Rehberi (Dietary Guidelines for Americans), son bulgular ışığında günlük kolesterol alımını azami 300 mg’la sınırlayan öneriyi kaldırmıştı. Son olarak 2020-2025 yılları için yayınlanan rehberde de miktara değinilmeyip kolesterolden olabildiğince fakir sağlıklı, dengeli beslenme önerilmektedir.

Demir Eksikliği Nedir?

Demir Eksikliği Nedir?

Demir eksikliği, vücutta dokulara oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinde (alyuvar) azalmaya yol açar. Kanda yeterli sayıda alyuvar hücresinin bulunmaması sonucu anemi dediğimiz durum ortaya çıkar.

Dünyada kadınların %35’inde, erkeklerin %20’sinde ve hamilelerin %50’sinde demir eksikliği anemisi görülür.

Demir eksikliği nedenleri nelerdir?

Demir, vücutta üretilemeyen, düzenli olarak diyetle alınması gereken bir mineraldir. Demir eksikliği, vücutta demir ihtiyacının artması, demir kaybı, eksik demir alımı ya da demir emiliminde görülen problemler nedeniyle ortaya çıkabilir.

Eksik demir alımı ya da demir emilimi problemleri nedenleri:

  • Vejetaryen beslenme şekli
  • Yetersiz ve dengesiz beslenme
  • Alınan demirin Çölyak gibi hastalıklar nedeniyle bağırsaklardan emilememesi

Vücutta demir ihtiyacının arttığı durumlar:

  • Gebelik
  • Emzirme dönemi
  • Büyüme çağında olmak
  • Ergenlik dönemi

Vücutta demir kaybı nedenleri:

  • Kan kaybı
  • Adet kanamalarının şiddetli olması

Demir eksikliği hangi şikayetlere neden olur?

Demir eksikliğini erken aşamada fark etmek zordur. Rutin sağlık kontrollerinde yapılan kan tahlilleri ile teşhis edilebilir. Demir eksikliğinde aşağıdaki belirtiler görülebilir.

  • Yorgunluk, güçsüzlük
  • Baş dönmesi
  • Baş ağrısı
  • Algılama – öğrenme güçlüğü
  • Kalp çarpıntısı
  • Saç dökülmesi
  • Kuru cilt ve dudaklar
  • Kırılgan tırnaklar
  • El ve ayaklarda uyuşma
  • Sinirlilik

LDH (Laktat Dehidrogenaz)

LDH (Laktat Dehidrogenaz)

LDH (Laktat dehidrogenaz) vücutta şekerden enerji elde etmek için kullanılan bir tür enzimdir. Karaciğer, kalp, pankreas, böbrekler, iskelet kasları, lenf dokusu ve kan hücreleri olmak üzere vücuttaki çoğu organ ve dokuda mevcuttur.

Hücre, doku ya da organ hasarı olduğunda hücrelerden salınan LDH kan dolaşımına geçer. Bu nedenle vücuttaki hasarın bir belirteci olarak LDH testinden yararlanılabilir.

LDH yüksekliği ne anlama gelir?

LDH yüksekliği doku ya da organ hasarını gösterir. Bazı ilaçların kullanımı ve yapılan yoğun egzersizler hafif derecede LDH yüksekliğine sebep olabilir.

LDH yüksekliğine neden olan hastalıklar aşağıda listelenmiştir.

  • Enfeksiyonlar
  • Anemiler (kansızlık)
  • Karaciğer, böbrek, pankreas hastalıkları
  • Kalp yetmezliği, kalp krizi
  • Kas hastalıkları
  • Akciğer damarlarında tıkanıklık
  • Beyin damarları tıkanıklığına bağlı serebrovasküler hastalıklar ve inme
  • Bazı kanser türleri

LDH düşüklüğü ne anlama gelir?

LDH düşüklüğü sık rastlanan bir durum değildir. Genellikle bir sorunun varlığına işaret etmez. Bol miktarda alınan C vitamini takviyesi de düşük LDH düzeyinin sebebi olabilir.

 

Potasyum Nedir, Ne İşe Yarar?

Potasyum Nedir, Ne İşe Yarar?

Potasyum, vücudun sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olan bir mineraldir. Sodyum ile birlikte çalışarak sıvı dengesini sağlar. Kalp dahil tüm kasların aktivitesi için potasyuma ihtiyaç vardır. Besin maddelerinin hücrelere taşınmasına ve atık ürünlerin de hücre dışına çıkarılmasına yardımcı olur. Vücudumuzdaki potasyumun büyük bir çoğunluğu (%98) hücre içinde bulunur.

Potasyum Testi, vücutta elektrolit dengesizliğinin değerlendirilmesine yardımcı olur.

Potasyum yüksekliği ne anlama gelir?

Tıbbi adı hiperkalemi olan potasyum yüksekliği, direkt olarak böbrek ve kalp sağlığını olumsuz etkiler. Genellikle böbrek fonksiyonları yetersizliğine ve bazı metabolik rahatsızlıklara bağlı olarak gelişir.

Potasyum yüksekliği hangi şikayetlere neden olur?

  • Kalp çarpıntısı
  • Kalp ritmi bozukluğu
  • Solunum güçlüğü
  • Kaslarda zayıflık
  • Kas krampları
  • Felç
  • El ve ayaklarda uyuşma
  • Bilinç bozuklukları
  • Yorgunluk, halsizlik

Potasyum eksikliği ne anlama gelir?

Tıbbi adı hipokalemi olan potasyum eksikliği, genellikle yaşlılık ve bazı kronik hastalıklarla ilişkilidir. Kusma, ishal, idrar söktürücü ilaçların kullanımı, aşırı terlemek potasyum eksikliğine neden olabilir. Primer hiperaldosteronizm (Hipertansiyona neden olan hormonal bir hastalık) de potasyum eksikliği nedenlerindendir.

Potasyum eksikliği hangi şikayetlere neden olur?

  • İştahsızlık
  • Kalp çarpıntısı
  • Kalp ritmi bozukluğu
  • Kas krampları
  • Solunum güçlüğü
  • El ve ayaklarda uyuşma
  • Kilo vermede zorluk

TSH (Tiroid Uyarıcı Hormon)

 

TSH Nedir?

TSH, “Tiroid Uyarıcı Hormon”un kısaltmasıdır. TSH testi, kanınızdaki tiroit hormonu seviyelerini ölçmek için kullanılan bir testtir. TSH testi aynı zamanda tirotropin testi olarak da bilinir. Bu test, tiroit bezinin ne kadar iyi çalıştığını belirlemek için yapılır.

TSH Testi Nedir?

TSH testi, tiroid bezinin faaliyetini değerlendirmenin önemli bir yoludur. Bu test, TSH seviyelerinin yüksek veya düşük olduğu durumları belirlemeye yardımcı olur. TSH seviyeleri, yaş, cinsiyet, hamilelik gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Örneğin, hamilelik sırasında TSH seviyeleri ikinci ve üçüncü trimesterde artar.

Tiroid Testi Nedir?

Tiroid testleri, tiroid sorunlarının erken teşhisinde ve tedavisinde büyük bir rol oynar. Bu testler, tiroit fonksiyonundaki anormallikleri tespit ederek doktorlara doğru tanı ve tedavi yöntemlerini belirleme imkanı sağlar. Tiroid sorunları, enerji düzeylerini, kilo kontrolünü, ruh halini ve genel sağlığı etkileyebilir. Dolayısıyla tiroid testleri düzenli olarak yapılmalı ve sonuçlar doktor tarafından dikkatle incelenmelidir.

Tiroid Bezi Testi 

Tiroid Bezi Testi, Tiroid Sağlığınızı Kontrol Etmenin Önemli Bir Yoludur. Tiroid bezinin sağlıklı çalışması, genel sağlığınızı etkileyen önemli bir faktördür. Tiroid bezi testi, tiroid fonksiyonunuzu değerlendirmenin etkili bir yoludur. Bu test, kanınızdaki tiroid hormon seviyelerini kontrol ederek tiroid sağlığınız hakkında bilgi sağlar. Tiroid bezi testi düzenli olarak yapılmalı ve sonuçları doktorunuzla paylaşılmalıdır. Bu test, tiroid sorunlarının erken teşhis edilmesine ve uygun tedavinin başlatılmasına yardımcı olur. Tiroid sağlığınızı korumak için Tiroid Bezi Testi’nin önemini unutmayın.

Tiroid Fonksiyon Testi 

Tiroid Fonksiyon Testi, Sağlıklı Bir Tiroid Fonksiyonu İçin Önemli Bir Aracıdır. Tiroid bezinin doğru çalışması, vücudunuzun enerji düzeyini, metabolizmayı ve diğer önemli işlevleri düzenlemesinde kritik bir rol oynar. Tiroid fonksiyon testi, tiroid bezinin sağlıklı bir şekilde çalışıp çalışmadığını değerlendirmek için kullanılan bir testtir. Bu test, kanınızdaki tiroid hormonlarının seviyelerini ölçer. Tiroid fonksiyon testi, tiroid sorunlarının erken teşhis edilmesine yardımcı olur ve uygun tedavinin başlatılmasına olanak tanır. Bu test, TSH (Tiroid Uyarıcı Hormon), serbest tiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3) gibi parametreleri içerir. Tiroid fonksiyon testi düzenli olarak yapılmalı ve doktorunuzla sonuçlarınızı değerlendirmelisiniz. Tiroid sağlığınızı korumak ve potansiyel tiroid sorunlarını tespit etmek için Tiroid Fonksiyon Testi’nin önemini unutmayın.

TSH (Tiroid Uyarıcı Hormon)

TSH hipofiz bezinden salgılanır ve tiroid bezinden tiroid hormonlarının (T4 ve T3) yapılmasını sağlar.

TSH testi ile tiroid bezi hormonlarının yeterli salgılanıp salgılanmadığı, doğru çalışıp çalışmadığı değerlendirilir. Tiroid bezi normalden fazla çalıştığında hipertiroidi, normalden az çalıştığında hipotiroidi varlığından söz edilebilir.

TSH yüksekliği ne anlama gelir?

TSH yüksekliği, tiroid bezinin az çalıştığını, hipofiz bezi tümörlerini ya da tiroid tedavisi alan hastalarda ilaçlardan yararlanım ile ilgili sorunların olduğunu göstermektedir.

TSH yüksekliği hangi şikayetlere neden olur?

Tiroid hormonları, vücutta birçok sistemin metabolizmasını düzenlediği için, birçok sisteme bağlı belirti ve bulgular görülebilir. En sık karşılaşılan şikayetler aşağıdaki gibidir.

  • Halsizlik,
  • Yorgunluk,
  • Unutkanlık,
  • Depresyon,
  • Kolay üşüme,
  • Cilt kuruluğu,
  • Saç dökülmesi,
  • Kilo alma, kilo verememe,
  • Kabızlık,
  • Göz etrafında şişlik,
  • Kolesterol yüksekliği,
  • Ses kısıklığı,
  • Cinsel isteksizlik,
  • Kadınlarda adet düzensizliği
  • Kısırlık

TSH düşüklüğü ne anlama gelir?

TSH düşüklüğü, tiroid bezinin aşırı fonksiyon gösterdiğini ve fazla tiroid hormonu sentezlendiğini gösterir. Bun bağlı olarak metabolizma hızında artış görünür.

TSH düşüklüğü hangi şikayetlere neden olur?

  • Çarpıntı
  • Yüksek tansiyon
  • Terleme
  • Sinirlilik
  • Huzursuzluk
  • Sıcak ve nemli deri
  • Sıcağa tahammülsüzlük
  • Kilo kaybı (İştahın iyi olmasına rağmen zayıflama)
  • Ellerde titreme
  • Saçlarda incelme, kırılma ve dökülme
  • Derinin incelmesi
  • Geçmeyen ishal
  • Göz bulguları (gözlerde büyüme)
  • Parlak ışığa duyarlılık
  • Uykusuzluk
  • Adet düzensizliği, adet görememe
  • Guatr (Tiroid bezinin büyümesi)

Evde Tiroid Testi 

Tiroid fonksiyonlarını hızlı ve kolay bir şekilde kontrol ettirmek için Evde Tiroid Testi mobil hizmetimizden yararlanabilirsiniz. Evde Tirod Testi hizmetinden yararlanmak için lütfen ” Randevu Formunu ” doldurun. En kısa sürede uzmanlarımız size ulaşacaktır. Mobil Sağlık Hizmetimiz rahatlığı ve gizliliği nedeniyle tercih edilen bir yöntemdir. Unutmayın, tiroid sorunlarının erken teşhis ve tanısı Tiroid Testleri ile mümkün olur.

 

 

İdrar Tahlili

İdrar Tahlili

Tam idrar tahlili, böbrek, üriner sistem hastalıklarının ve bazı sistemik hastalıkların tanı ve tedavi takibinde kullanılır. Rutin yapılan check-up’da ve gebelik takibinde de istenmektedir. Tam idrar analizinde, idrar fiziksel ve kimyasal açıdan pek çok farklı parametreye göre değerlendirilir. İdrarın fiziksel incelenmesi sırasında aşağıdaki parametrelere bakılır.

  • Görünüm: Normalde berraktır. Bulanıklık enfeksiyon göstergesidir.
  • Koku: Enfeksiyon göstergesi olabilir.
  • Ph: Anormalliği idrar yolu ya da böbrek hastalıklarını gösterir.
  • Konsantrasyon (dansite): Yüksek dansite genellikle dehidratasyondan göstergesidir.

İdrarın kimyasal incelenmesinde aşağıdaki parametrelere bakılır.

  • Glukoz: Şeker hastalığı göstergesidir.
  • Protein: Yüksekliği böbrek hastalığı göstergesidir.
  • Bilirubin
  • Ürobilinojen
  • Keton: Diyabet göstergesidir.
  • Nitrit: Enfeksiyon göstergesidir.

Kreatinin Nedir?

Kreatinin Nedir?

Kreatinin Nedir? Kas dokusunda bulunan ve enerji üretiminde önemli bir yere sahip olan kreatin, yıkılarak kreatinine dönüşür.

 

Kreatinin Nedir?

Kas dokusunda bulunan ve enerji üretiminde önemli bir yere sahip olan kreatin, yıkılarak kreatinine dönüşür. Böbrekler kaslarda yıkılan bu atık ürünü idrarla birlikte vücuttan atar.

Kreatininin kanda bulunma seviyesi belirli faktörlere göre değişkenlik gösterir. Kas kütlesi çok olan kişilerde kreatinin üretimi yüksekken zayıf ve yaşlı kişilerde düşüktür.

Kreatinin testi böbrek hastalıkları tanı ve takibinde kullanılmaktadır. Böbreklerin düzgün çalışmama durumunda kan veya idrardaki kreatinin miktarı olması gerekenden fazla çıkar.

Kreatinin yüksekliği ne anlama gelir?

Kreatinin seviyelerinin kanda yüksek olması oluşan kreatinin böbrekler tarafından düzgün şekilde atılamadığını gösterir.

Kreatinin yüksekliği; uzun süreli susuz kalma, idrar yolu tıkanıklığı, proteinin tüketiminin aşırı olması, yoğun şekilde egzersiz yapmak, ağır geçirilen enfeksiyonlarda görülebilmektedir. Ayrıca, bazı otoimmun hastalıklar (lupus), gut hastalığı, diyabet gibi hastalıklar da kreatinini yükseltebilir.

Kreatinin yüksekliği hangi şikayetlere neden olur?

  • Mide bulantısı, kusma
  • Yorgunluk, iştahsızlık
  • Sık idrara çıkma, ağrılı-kanlı idrar
  • Yüksek tansiyon
  • Göğüs ağrıları, kas krampları
  • Ödem
  • Nefes darlığı
  • Cilt kuruluğu

Kreatinin düşüklüğü ne anlama gelir?

Kas kütlesi az olan zayıf kişilerde kreatinin seviyeleri normalin altında olabilmektedir. Kreatininin karaciğerde üretilmesi nedeniyle, düşüklüğü karaciğer fonksiyonlarındaki bozukluğu da gösterebilir.

Ayrıca yetersiz beslenme de kreatinin düşüklüğüne neden olabilmektedir. Kişinin protein alımı düşükte kreatinin seviyleri de düşük çıkabilmektedir.

Kreatinin düşüklüğü hangi şikayetlere neden olur?

  • Düşük kas kütlesinin belirtileri arasında; kas güçsüzlüğü, egzersiz zorluğu, kas ağrısı ve hareketliliğin azalması bulunur.
  • Karaciğer hastalığı varlığında; belirtiler yorgunluk, mide bulantısı, sarılık, karın ağrısı, şişlik, kanlı veya katran renkli dışkıları içerir.
  • Beslenmeyle ilgili problemlerde; baş dönmesi, kilo kaybı görülür.

Çoğunlukla semptomlar açıkça düşük kreatinin seviyelerine işaret etmez. Belirtiler altta yatan duruma bağlı olarak değişir